YİĞİDE MEYDAN DÜŞTÜ

Yakîne zan düştü 

Bahara hazan düştü 

Yeryüzüne insanla, şeytan düştü 

Şeytana yalan, insana irfan düştü 

"Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar" emri geldi

Yiğide meydan düştü 

 

Yiğit, umumun değil er kişilerin sıfatıdır. 

Allah'a verdiği ahdine sadakat gösterendir.

Allah'tan başkasına kulluk etmeyendir.

O'ndan başkasından istemeyen, beklemeyen, ummayandır.

Adandığı, adadığı ve davası olandır.

Sabit kademdir. 

Yerini terk etmeyendir. 

Sözünden dönmeyendir. 

Meydansa ortalık değildir. 

Örtü korkularsa, meydan cesarettir.

Örtü sislerin içiyse, meydan aleniliktir.

Örtü gafletse, meydan basirettir.

Örtü gökkuşağı ise, meydan beyzadır. 

Örtü saklanmaksa, meydan ortaya çıkmaktır.

Örtü saklayansa, meydan ortaya çıkarandır. 

Örtü bulanıksa, meydan mahzadır, saftır.

Örtü karanlıksa, meydan aydınlıktır. 

Köle kampında özgürlüğün, 

Yoğun bakımda sağlığın,

İflas halinde varlığın,

Mahrum kalınca rahmetin,

Aldanınca farkındalığın,

Kahpe yatağında yiğitliğin,

Mefluç halde kuvvetin kadrini bilmek durumunda, geç kalmış olmak ihtimali vardır. Mahal bırakmamak lazımdır. 

Örtü altında kalmak insanı bu hallerden masun bırakmaz. Korunmak zannı, örtülerin sağladığı yanılsama olabilir. 

Hale, mümin firaseti ile bakmak lazımdır. 

Tercihlerimiz örtü müdür, meydanda mıyız?

Yaptıklarımız örtü müdür, meydanda mıyız?

Hallerimiz örtü müdür, meydanda mıyız?

 

Bunu yapmak gereği duymayan; hatta teklife küçümseme ve istihza ile bakanlara diyeceklerim var. 

Eminlik hali, ya itminanın ya da gafletin neticesinde oluşabilir. Ancak bu durumun izahı zanni izafiyet savunusu ile geçiştirilemez. Zira hali teyit edecek referans göstergeler vardır. "Bununla ilgilenmiyorum demek, derdim hakikat üzerinde olmak değil" anlamına da gelebilir. 

Referans göstergeleri için verilecek örneklere bir bakmak gerekir. 

İnsanın varlık nedeninin, sadece Allah'a kulluk etmek olduğuna inananlar için; orijinal yaratılış hükümleri ile kurulmamış ve işleyen, hayatı kuşatan bunca şeye hiç aldırmadan; hayatın anlamını gerçekleştirmeyi; belirli bir kesitte, kültür nitelikli işlerle uğraşmaya indirgeyip, bununla tatmin olmaya çalışmaya ne isim vermek lazımdır. 

Hayatın varoluş nedeni olan; her an, en doğru işleri, en doğru biçimde yapmanın kapsamında; bütün anlarda, hakikat hükümleri ile kurulmamış olanları yeniden inşa etmek; henüz var olmayan fakat olması gerekenleri inşa etmek; bunun için ihtiyaç olan hususları tespit edip, gidermek; bu süreçleri engelleyen, zorlaştıran sorunları çözmek; anları hakikat perspektifinden okuyup, tespitler yapmak; kararlar verip, planlamak; ilişkiler ve işbirlikleri geliştirmek ve benzeri konularda çalışmak gerekiyorken; bunlarla ilgisi olmayan alanlarda ve meselelerle uğraşıp, bunlara da dava demeyi nasıl anlamlandırmak lazımdır. 

Anlamı belirleyen parametrelerden birisinin bağlam olduğu gerçeğinden çıkışla; ana bağlamı hayat olan bir dinin mensuplarının; içerisinde yaşadıkları hayatla bağlantısız alan ve konularda, soyut tasavvurlarla anlam imal etmeye çalışmalarını nasıl yorumlamak icap eder.

Allah'a karşı sorumluluk duymanın giriş kodu olduğu; bilmek-bulmak-yapabilmek-olmak ve paylaşmak sürecinde; "hevaya kulluk nerede biter, Allah'a kulluk nerede başlar" tefrikinde sıkıntı yaşamak hali neyin göstergesidir? 

Örnekleri mebzül miktarda artırmak mümkündür. Ancak zihni ve ruhu örtüden çıkarıp, meydanda arz-ı endam etmeyince hiçbir işe yaramayacağı neredeyse hepimizin malumudur. 

Hasılı kelam 

 

Hallere hüsran düştü 

Neredeyse toprağa can düştü 

Yiğide meydan düştü 

Ya da an düştü, zaman düştü, mekan düştü

0 Yorumlar