YENİLGİNİN FITRATI

Allah'ın Kitabı, Resulün şahitliği, akıl ve Rabbin bizimle ilişkisi ortadayken;  en azından boş işlerle ve sözlerle, meselesizlerle, şehrin yandığının farkında olmayanlarla, zaaflarını perde yapanların şaşırtmalarıyla oyalanmamak lazımdır. 

Zira, Yaradan Rabbin adıyla okuyanlar veya okumasına izin verilecekler; örtülerine bürünmüş olsalar bile, korkularından ve uykularından sıyrılacaklardır, lütfu ilahi ile. 

Ya da kim bilir hangi mahallenin Ömer'leri, "haydi" emrini beklemekteler. 

**** 

Yenilgi, düşman tarafından hareketsiz, çaresiz, bir şey yapamaz, kendini savunamaz hale getirilmektir. Bunun sonucunda ya tümden bertaraf olunur ya da teslim olunur. 

Teslim olunca artık hayatın bütün şartlarını, kurallarını, sınırlarını galipler belirler. Özgürlük, otonomi, irade ortadan kalkmıştır. 

Mağluplar, bilgi sahibi olamadıkları ve özgür düşünme ve anlamlandırma yetileri ortadan kalktığı için artık ne halde olduklarını, isabetle ve detaylıca bilebilmek imkânlarını kaybetmişlerdir. 

Çünkü elde edebildikleri bilgi ancak galiplerin izin verdiği miktarda, nitelikte ve sınırlar dahilindedir. Takdir edilir ki bu da her şeyi olduğu gibi bilmeyi, anlamayı ve anlamlandırmayı mümkün kılmaz. 

Mağlubiyet ve esaret koşullarının ortaya çıkarttığı yoksunluklar, eziklikler, nakısalar, korkular ve baskılar; sağlıklı, özgün ve etkili düşünmek yeti ve yeteneklerinin gittikçe körelmesine ve bir gün tümden ortadan kalkmasına neden olur. 

Bunların gerçekleştiği zaman mağluplar için, kendi inançlarına, anlamlarına, doğrularına, değerlerine, ilkelerine göre düşünmek ve davranmak imkân ve güçlerinin kalmadığı bir durum ortaya çıkar. Hayat devam ettiği sürece bunlara karşılık olarak galiplerin, mağluplar için öngördüklerine ve verdiklerine inanmaktan başka çare kalmaz. Bu hal uzun bir süre devam ederse, galiplerle, mağluplar arasında fark kalmaz zira anlamlar, bakışlar, değerler, ilkeler, usuller aynileşmiştir. 

Elbette, zeki olan galipler, mağlupların kendilerini tümüyle esir alınmış olarak hissedip, arıza çıkartmalarını önlemek için bazı tedbirler alırlar. Örneğin bazı yaşam biçim ya da tarzlarında, öz, kendi öngördüklerine uygun olmak üzere; şekil ve biçim üzerinde mağlupların, eski kültürlerinden ve alışkanlıklarından mülhem düzenlemeler yapmalarına izin vermeleri gibi. Bu sayede, başlangıçta tümden özgürlüğünü kaybetmişlerin, sanki kısmı özgürlük kazanmış olmaları hissiyle bir tatmin duygusu yakalamaları sağlanır. Bu halin konsolidesi ile zamanla mağluplar da öze dokunmadan, biçimde ya da bazı alanlarda tasarruf yetkisine sahip olmalarının, kendilerinin yeni hakikati olduğu inancı oluşur. Bunun üç çıktısı olur. Bir tanesi; galiplerin efendiliğinin kabulü, ikincisi; hale itiraz etmekten, orijinal hakikate ilişkin talep geliştirmekten vaz geçmek, üçüncüsü ise; yüksek uyum yeteneği ve yeni durumun bir parçası haline gelmek kararı. 

**** 

İnsanların orijinal düşmanı şeytandır. İns şeytanları ise, şeytanın açtığı gediklerden girip, açtığı yollardan yürüyerek; sahip oldukları orijinal varlık nedenlerini ve Allah'a kulluk etmeyi reddedip; hevalarına yani arzu ve isteklerine kulluk etmeyi tercih etmiş olanlardır. 

Şeytanın galibiyet stratejisi, insanların içerisinde bulundukları hallerin, varoluştan verilen imkân ve güçlerin, şarta bağlı elde edebilecekleri fırsat ve avantajların farkındalığını ortadan kaldırıp, onları kullanmalarını engellemektir. 

Bu basit ve çok etkili bir stratejidir. İnsana sağladığı bilgilerle, insanlar kendi farkındalıklarını yok edecekler ve daha sonra kendilerini hiçbir şey yapamaz bir zayıflık ve çaresizlik içerisinde hissedeceklerdir. Zaten mağlubiyeti de düşman tarafından çaresiz, hareketsiz, bir şey yapamaz hale getirilmektir diye tarif etmiştik. 

Yani şeytanın verdiği bilgileri kabul edip, bu çerçevede karar ve davranış sergilemeyi kabul etmiş insanın, kendi kendine ilk mağlubiyeti gerçekleşmiş olur. 

Bu durumun konsolidasyonunu ve sürekliliğini sağlamak için de devreye ins şeytanları girer. Bunların stratejileri ve bütün davranışlarının esasını hevaya kulluk etmek oluşturduğu için, bundan sonraki sürecin esasını, eksenini ve istikametini, diğer mağlupların da Allah'a kulluktan vaz geçip, hevaya kulluk etmelerini sağlamaları oluşturacaktır.  Bu sağlanınca artık dost, düşman ayırımı ortadan kalkacak ve sorun kalmayacaktır. 

Bunu sağlamak için de; korku, baskı, sindirme, psikolojik eziklik, sosyal yalnızlaştırma, kimlik krizleri, adam yerine koymamak, değersizleştirmek, öz güveni yok etmek, iddia ve inançları hakkında şüpheye düşürmek, koşullu imkânlar sağlamak ya da cezalandırmak, inanç köklerinden kopartmak, doğal mekanizmalarını dumura uğratmak ve benzeri taktik hedefler gerçekleştirilir. 

Bunlar da hayatın içerisindeki mekanizmaların mahiyetinin, bunları gerçekleştirecek biçimde kurulması ile mümkün olur. Yani, eğitim, kültür, yönetim, bilgi, iletişim, sosyal mekanizmalar ve benzeri faktörlerle gerçekleştirilir. 

**** 

Mağlup olmamanın veya mağlubiyet koşulları içerisinde bile mücadele edip, çıkış bulabilmenin lazım şartı; farkındalıklarını devam ettirip, sahip olunan fıtri imkanları kullanabilmek yeteneğini kaybetmemektir. Zira fıtratın sağladığı imkânları bilip kullanmak; bir taraftan mağlup edilemez asimetrik bir güce sahip olmak demektir. Diğer taraftan da bu gücü her hal, şart ve anda kullanabilmek imkânına sahip olmaktır. 

Bunun koşulları da; her an ve şartta Allah'ı hatırlamaktır. Allah'ın gönderdiği fıtrat bilgilerini ve kodlarını bilmektir. Bunlar içerisinde bulunan varlık nedenlerini, bütün amaç ve hedeflerin çıkış noktası haline getirmektir. Özgürlük ve özgünlüğün baş değerlerden olduğuna inanmaktır. Yüzünü hakikate çevirip bu yolda sabit kadem kalmak niyet ve iradesine sahip olmaktır. Kitabın hidayet (rehberliği) vasfını tahakkuk ettirecek şartları sağlamak için cehd göstermektir. Allah'ı, kendini bildirdiği gibi bilip, gereğince ilişki kurmaktır. Rabbanilerden olmaktır. Samimî olmaktır. 

Bunlar, koşullara bağlı olmaksızın; niyet, istek, samimiyet ve gayretle liyakat kesbedilen ve ihsana ulaşmaya vesile olan hususlardır. 

Ahkaf Suresi 13 

"'Şüphesiz Rabbimiz Allahʼtır' deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de." 

Ali İmran Suresi 160

"Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler." 

Ali İmran Suresi 175

"O şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eğer müʼmin iseniz, benden korkun." 

Nahl Suresi 99

"Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur." 

**** 

Yenilgiye uğramış toplumlarda; yenilginin bütün tesirlerini, özde üzerinde taşıdığı halde, sureta değilmiş gibi gözükenlerin, yenilgi psikolojisine sahip olan geniş kitlelere, mevcut halleri ile rol modeli olmaları, kendilerinin farkında olmadıkları durumlarda yanıltıcı rehberlikleri, firaset, basiret, cesaret, dirayet hususunda zayıflatıcı etkileri, edilgen ve pasif hallerini, erdem olarak pazarlayarak oluşturdukları olumsuz tesirleri ile dikkat edilmesi gereken unsurlar olarak değerlendirilmeleri gerekmektedir. Zira bunların, aynı sosyal çevrelerde olumsuz etkiler oluşturmasına imkân sağlayan bilinirlikleri ve izafi itimada sahip olmaları söz konusu olabilir. 

Oysaki her koşulda hakikat, kulluk ve özgürlük mücadelesi verecek olanlar öncülerdir. Zira bunlar, Allah'a verdikleri ahdin gereğini her koşulda yerine getirmek niyetine ve dirayetine sahiptirler. Bunların her hal ve şartta sürdürdükleri bir davaları vardır. Bu dava cari koşulların sağladığı akliyet çerçevesinde değil, hakikatin çerçevesinde ve cari koşullar dikkate alınarak edinilmiştir. 

Vakıa Suresi 10-11

"Önden gidenler, öncülerdir. İşte onlar (Allahʼa) yaklaştırılmış kimselerdir."

Yenilginin hasarına maruz kalmış toplumlarda, çıkışın öncülerinden olmayı talep etmek büyük erdemdir. Bu öncülere muhalefet edenlerin başında gelenlerin, özünden hasar alıp, farkındalıklarını kaybetmiş olanların olması ayrı bir vakıadır. 

Fatiha Suresi 5-6-7

"Bizi doğru yola, kendilerine ni'met verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil."

0 Yorumlar