“Ey İnananlar! Aklı örten şeyler, emeksiz kolay kazançlar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçınınız ki kurtuluşa eresiniz.” Maide Suresi 90
Düşünme yetisini dumura uğratan, akletmeyi engelleyen her şey Allah tarafından haram kılınmıştır. Resul, o dönemde buna neden olan, sarhoşluk veren şeyleri yasaklamıştır. Yani esasen akletmeyi bloke eden, aklın üstünü örten her şey kıyamete kadar Allah tarafından yasaklanmıştır.
Zira Allah tarafından, insanların orijinal varoluş özellikleri, hayatın yeryüzü boyutundaki anlamının gerçekleşmesini mümkün kılacak biçimde belirlenmiştir. Bunların en önemlilerinden birisi, insanların düşünerek, aklederek, idrak ederek, fıkh ederek, farkında olarak yaşamalarıdır.
“Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, akletmeyen, sağırlar ve dilsizlerdir.” Enfal Suresi 22
Bu nedenle iki bin yirmi dört senesinde, eğer varsa bin yıl sonra ya da kıyamete kadar bu, yani aklı örten şeylerin yasak olması, değişmeyen sabit hüküm olarak kalacaktır. Değişken unsur ise, zamanlara ve hallere bağlı olarak, aklı örten şeylerin cinsi, bunları üretenler ve dağıtanlar olacaktır.
Mesela, Hz. Resul zamanında sentetik uyuşturucular olmadığı için bunlar "hamr" yani aklı örten şeyler olarak tarif edilip yasaklanmamıştır. Ancak şu anda vardırlar. Kullanımı, imalatı, dağıtımı, alımı ve satımı haramdır. Buna benzer olarak, insanların akletmek mekanizmasını bloke edip, akletmeyi engelleyen her şey bu kapsam içerisindedir.
Elbette bu zamanlarda aklı örtenler sadece sarhoşluk veren, aklı bloke edip, bağımlılık yapan kimyasal bazlı şeyler değildir. Bilgi, algı, tasavvur, duygu, inanç, sistem, süreç, mekanizma, ilişki veya teknoloji yoluyla aklı bloke edip düşünmeyi, idraki, irade beyanını, özgür olarak karar alıp davranış sergilemeyi engelleyen ve yönlendiren şeylerde bu çerçeve içerisinde değerlendirilmelidir.
Bu durumda, büyük çapta uyuşturucu imalatı yapıp, bunları sevk edenlere "baron"; dağıtımlarını yapanlara "torbacı" deniliyorsa; psikolojik, kültürel, ideolojik, dini, bilimsel ve iletişim vasıtaları ile; "eğitim, yönetim, bilim, teknoloji, sahte din öğretileri ve teklifleri, ideolojik ezberler, disiplinler, faaliyetler, propaganda, eğlence araçları, reklam, sanat ve edebiyat ve benzeri" yol ve yöntemlerle imalat yapanlar da "baron"; topluma, yaygın olarak ulaşmasını sağlayanlar da "torbacı" olarak isimlendirilebilirler. Elbette bu tarif bir genelleme içermemektedir. İnsanların akletmelerini, fark etmelerini, özgür iradelerini kullanmalarını, konvansiyonel veya sofistike yöntemlerle engelleyip yönlendirenleri işaret ve ifade etmektedir. Bu listeye bir de düşünme ve akletmenin ne kadar önemli ve olmazsa olmaz olduğunu; bunu engelleyenlerin ne kadar muzır, gerici ve yobaz olduğunu haykırırken; çok katlı karmaşıklıkta tarif ve yaklaşımlarla, şeddeli baronluk yapan illüzyonistleri de ekleyebiliriz.
Mesele basit bir haksızlık ya da sadece kriminal içerikli vaka değildir. İnsanlığa karşı işlenmiş, ontolojik derinlikte ve genişlikte tahribat ve hukuk tecavüzü anlamına gelen bir cürümdür. Zira bedelleri; köleleştirilmiş, doğasına uygun tatmin ve yaşam biçimlerinden yoksun bırakılmış, cennette yaşamak liyakati elinden alınmış, kendisinin, diğer insanların ve varlıkların hukuklarını katleden ve hüsranlar içerisinde yaşayan insanlardır.
Bu cürmü, hamakaten veya taammüden işleyenlerin, kendilerini rahat hissetmelerini sağlayan güvenlik konseptleri; akletmeyen insanların farkında olup, gereğini yapmayı talep edememek halleridir. Oysaki bu algı, mücrimlerin kendilerinin esasından örtülmüş akıllarının ilkel yanılsamasıdır. Hiç şüpheleri olmasın, bu büyük cürümün yeryüzü hayatında can yakıcı karşılıkları vardır. Ancak, cürümün büyüklüğü ile uyumlu asıl karşılığı cehennemde bulacaklardır.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?