Kapıyı çaldım, açtım içeri girdim, selam verdim, hiçbirisini fark etmedi. Camın önündeki tahta masada, önündeki deftere hararetle bir şeyler yazıyordu. Omuzuna dokununca baktı ve mahcup biçimde "hoş geldin" dedi.
Hayrola, nedir bu cezbe halinde yazdıkların? dedim.
Güldü, tımarhane güncesi, dedi.
Kimdir tımarhaneye düşen?
Farkındalığını kaybetmiş bir meczuba bakar gibi bakarak; benim yaşadığım yer, dedi.
Bu seferde ben bir meczuba bakar gibi ona baktım; hayırdır inşallah, dedim.
Usta bunda hiç şüphe yokta, işler zorlaştı biraz. Önceleri bu tımarhanede bir hakiki deli olarak yaşarken hiç sorun yoktu, hatta mutlu mesut yaşıyordum. Hiçbir şey gözüme batmıyor, rahatsız etmiyordu. Ne zaman ki tedaviye cevap verip, şifa bulmaya başladım, işler bundan sonra değişmeye başladı.
Ne değişti?
Tımarhanenin normal, değerli gördüğü, dediği hiçbir şeyin gözümde ne anlamı, ne değeri kaldı. Artık bu tımarhaneden ve içindekilerden bir talebim ve hatta şikayetim de yok. Fakat artık bu tımarhanede yaşamak çok zor geliyor.
Şifa buldum diyorsun fakat sen bu halini doktorlara anlatsan, asgariden majör depresyonla başlayan ve çok ileri sıkıntıları içeren teşhislerle, zır delilerin arasına atarlar seni.
Biliyorum usta, kimse deliliği benden iyi bilemez. Bendeki hal, onların normal veya delilik diye teşhis ve tarif ettikleri şeylerin hepsinden sıyrılmış bir durumu ifade ediyor.
Merak ettiğim bir şey var. Bu söylediğin halde olanlar, yani bütün anlamlarını, değerlerini, taleplerini kaybedenler genellikle yaşamak için de bir neden kalmadığını düşünüp, intihar ediyorlar; senin de böyle bir meylin var mı?
Ayıp ediyorsun usta. Bu tımarhanede bütün anlam ve isteklerini kaybedip, mutlak hiçliğe düşenlerle karıştırıyorsun beni. Ben nispi olarak, bu tımarhanedeki anlamları yitirdim, değer ve isteklerimi kaybettim fakat anda hakiki anlamlar bulup, gerçek değer ve taleplerin heyecanını yaşamaya başladım. Yani tımarhanenin anlamını kaybedip, hayatın anlamını buldum. Anlamını bulduğum hayata niye son vereyim ki, daha yeni yaşamaya başlayacağım. Benim sıkıntım, bu hayatı, bu tımarhanede nasıl yaşayacağımı bilememekten.
Kaybettiren ve bulduran; merakını, heyecanını, umudunu, ufkunu, sabrını verecektir elbette.
Haline bakılınca; şükret, tüketen tekdüze bir sahtelikten; her nefeste, her göz kırpmada, doğan her yeni bir günde, yeni bir sayfanın açılıp, her anın yeniden inşa olacağı bir hale inkılap olmuşsun. Ne büyük devlet, ne büyük saadet. Halde tekim zannetme. Ağzını kapat, gözünü, gönlünü aç.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?