Hayat, zaman geçtikçe; daha kökten, daha karmaşık, daha sahici, daha görünür biçimde tepetaklak olmaya devam ediyor.

Bunun ön hissedişlerine sahip olup, henüz ne olup, bittiğinin tam farkında olmadığı için mütemadiyen konuşanlar, tarif etmeye çalışanlar, başkalarını, hatta herkesi suçlayanlar ya da habire kendisini suçlayanlar; bu bir farkındalık ve bilinç hali değildir; bu bir şaşkınlık halidir, geçiş durumudur; bilince ve itminana erişilmesi talep edilmelidir.

Hiçbir şeyin farkında olmadan; olmamak için bütün duyargalarını, algı mekanizmalarını, akletmek melekelerini tahrip etmeye, var gücüyle uğraşanlar. Bu meyanda, hayatın en edna bilinç, dahiliyet, öznelik düzeylerinde; tutunacak dal bulamadan, kesintisiz kaymaya, cafcaflı aldatma tabelaları ile isim koymak, anlam imal etmek çabaları; işin doğasına nispetle ömür değil, imha sürecidir.

Uzun zamanların şuuraltı tepkilerinin güdümünde, zamanın geldiğini zannedip; zamanları tepetaklak edip, zamanlar inşa etmek deminde bir fırsat yakalayabilmiş olabilmek ihtimalini fark etmeden, ıskalayarak; zamanı tepetaklak edip, zamanı imha edenlerin ufkunda,  az bir bahaya, hayatın geri kalanını ve ondan sonrasını feda etmek temayülünde olanlar. Bu ıskalayış, tepe öznelerinden birisi olunması talepsizliği görüntüsü nedeniyle (verilen fırsatların farkında olmayıp, yüzün yanlış yönlere dönülmesinden; isabetsiz tercihlerden ve yetersiz irtifalı perspektif verilerinden mülhem ifade edilmektedir); kaybedeceklerin süreçlerinin ara dönem unsurları olmanın ötesine geçememek ihtimali yüksek görülmektedir. Bu bir topyekûn kaybediş hikayesidir. Ancak doğru istikamet kararı döngüseldir ve bir samimi tevbe ile başlar. Zira gözlerin, ara dönem sonrasına, keskin olarak dikilip, o ufuklar için veri üretebilmek, hazırlık yapmak, lazım şart gibi gözükmektedir.

Bir kere daha her şeyi tepetaklak edip, yeni bir ağ düzeni kurup ta; ağda yakalayabildiklerinin firasetini, yeni aforizmalarla yok edip; yeryüzünü yeniden, akıbetlerinin aynası haline getirmek hayalinde olanlar; bu kere kazın ayağının öyle olmadığının farkındalar. Bu sebeple, bu zamana kadar ki stratejik manevraların, güncelde, sadece zaman kazanıcı taktik mertebeye tekabül ettiği ve konvansiyonel bir mahiyete büründüğünün; beka bedelli rekabetin farklı bir sofistikasyona sahip olduğunun da farkındalar. Ancak farkında olmanın kâfi olmadığının da farkındalar. İşte bu nedenle artık işlerin; bildikleri, kurguladıkları, yönettikleri demler gibi olmadığı; farklı parametrelerin işe dahil olduğu, bu sebeple işin içerisinden kolayca çıkılamayacağını görüyorlar. Velev ki mevcut süreçler bir sonuca ulaştırılsa bile, bunun uzun vadeli konsolidasyonunun mümkün olamayacağını bilen -fazla olmasa da- belli grupların olduğu malumdur. Yani, yukarıda bahsedilen fırsata esas biçimde; kaderin bir cilvesi olarak, tarihin, fıtrat çerçevesinde inşasında yer almak nasibine talip olmak yürekliliğine sahip olmak mı? Yoksa, üç günün beyliğı beyliktir yanılgısına düşmek mi? Sorusuna verilecek cevapla; kimin, kim tarafından ve nerede istihdamının sağlanacağının belli olacağı dönemden bahsediyoruz.

Sonrası...

Doğrusunu Allah bilir fakat; belki de yüzyıllara bali bir yüzleşme ve yeni bir sürecin eşiğinde olan insanoğlu; varlığın ve hayatın hakikatinin asıl hikayesini esas alacağı bir durumda ve konumda; bundan aşağı bir bilinç ve ondan doğan algı ve idrak düzeyi ile bu sürecin özneleri olarak yer alamayacaktır. Bu bilinç düzeyinin altındaki düzlemlerde yapılandırılmış zihinlerin, gönüllerin, şahsiyetlerin, formasyonların; yeni süreçte pek te iş görmeyeceğini ifade etmek kahinlik değildir.

Madalyonun diğer tarafında; şartları bu hale getiren parametreler ve etkiler; halihazırda yapılandırılmış unsurların kısm-ı azamı ile, bu sistemlerin ve süreçlerin devam ettirilebilmesi şansının da kalmadığına işaret etmektedir. Bu da süreçlere, bugüne kadar ki müdahale mertebesiyle, sürdürülebilir bir netice alınamayacağını göstermektedir. Yani değişimin derinliği, çapı, yöntemi ve hatta evrenini belirleyecek yüksek strateji, artık farklı olmak zorundadır.

Az da olsa insanların bir bölümünün, varlığın ve hayatın hakiki hikayesi perspektifinden, günceli ve geleceği okuyup, anlamak; anlamlandırıp, yeniden inşa etmek peşinde, niyet ve çabası içerisinde oldukları müşahede edilmektedir. Bunların içerisinden bir kısmının da böylesine nispi derunilikte arayışlarındaki handikapları; başlangıçta veya yolun bir noktasında maruz kaldıkları; anlam veya usul hususundaki açı sapması olmuştur. Bereket ki; Allah'ın rahmeti ve adaleti gereği olarak, döngüsel karar ve davranış imkanına sahip kılınmış insanoğlunun önünde her daim hakikate doğru bir hareket imkânı vardır.

Ezcümle; halin hayra tebdili açısından, bakış açısı, ufuk ve veri oluşturabilecek, hakikat bilgilerinden birkaçını paylaşıp; bunun da hakikatine ulaşmayı, anlamayı ve talebini dileyelim. Zira artık; varlığın, hayatın, oluşların hakiki hikayesinin perspektifinden bakmak, görmek, okumak, anlamak, anlamlandırmak ve bu tasavvur ve veriler çerçevesinde karar vermekten başka yol yoktur.

Casiye Suresi 36                                                                                                                                                                         "Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur."

Ahzab Suresi 2                                                                                                                                                                           "Rabbından sana vahyolunana uy! Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."

Zumer Suresi 62                                                                                                                                                                         "Allâh her şeyin yaratıcısıdır, O, her şeyin vekilidir/ yöneticisidir."

Enam Suresi 59                                                                                                                                                                         "Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilemez. O, karada ve denizde ne varsa bilir. O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir tane, yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır."

Nur Suresi 55                                                                                                                                                                               "Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vadetmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak; kendileri için seçip beğendiği dinlerini,  kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana kulluk ederler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır."

Ali İmran Suresi 64                                                                                                                                                                       "De ki: ″Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız,  bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.″ Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: ″Şahid olun, biz gerçekten müslümanlarız.″"

0 Yorumlar