RUHLAR YEŞERİRKEN

Toprağı çorak, deresi kurumuş, umudu tükenmiş olanların hiç anlayamayacağı, bilemeyeceği, göremeyeceği ve bu yüzden de umursamayacağı, dönüp bakmayacağı bir mevzudur, bir ruhun yeniden yeşermeye başlaması.

Fıtrat denilen olguyu işitmemiş, bilmeyen, aslına ilişkin fikri olmayanlar, ruhun yeniden yeşermesini anlayamazlar. Zira dirilmemek üzere öldürüldü, derinlerin derinlerine gömüldü zannettikleri ruh; bir yerlerinde henüz kurumamış, ölmemiş fıtrat tohumunun çatlamasıyla; içerisindeki manaların yeşerip, boy vermesiyle, yeniden hayat bulmaya, yeşermeye başlamıştır.

Bu tohum, hamurun içerisindeki maya gibidir, hiç kimsenin şüphesi olmasın, varoluş zamanı kadar kadim bu maya, bu zamanın hamurunu da mayalayacaktır. Kabukları bin kat zırhla kaplanmış, asla kırılmaz, delinmez, çatlamaz zannedilen ruhlara sahip olanların zanlarına rağmen, fıtrat, bu kabuğu yarıp çıkmaya başlamıştır, zira manası budur.

Aynı yeni bir doğum gibi. Kanalda uyanmış ve farkına varmış birinin ilk duyguları; karanlık, dar geçit ve sancılar olacaktır. Ancak farkındalık, fıtratın boy atan yeşilliğine özdeş olunca, bilinç bunun bir doğum olduğu gerçeğinden şüphe duymayacağı için, sancılar travma oluşturmayacak, en fazla nasıl bir dünyaya doğulacağı merakı ve heyecanı hâkim olacaktır.

Birisi söylemişti, benzer duygulara sahip olan... Üç-beş yıl öncesinde "çok daha fazla şey biliyor ve çok daha fazla cesurca konuşuyordum". Şu anda hepsini unuttum ve sadece ne kadar aciz olduğumu öğrendim. Bu bilgi bana, fıtratın yardığı kabuğun ötesindeki dünyada, yani doğacağım yeni alemde, ruhun yeniden yeşerdiği yerde; bilmenin, bulmanın, yapabilmenin, olmanın sahicisine ulaşmak imkânını elde edebileceğimi haykırıyor... Yani mahza umudu ve gücü.

Artık oyun parklarının, oyun çocuklarının ve onların mevzularının dedikodularının ne dinlemeye ne de yapmaya; hevesimiz, niyetimiz ve takatimiz yok, oyun ne kadar büyük ve karmaşık olsa bile.

Fıtrat, kabuğu yarıp, manaları ayan edince; ruha su yürüyüp, yeniden yeşermeye yüz tutunca;  yâkin hasıl olup, hakikatle yüzleşmeye başlayınca; herşey asli kıymeti ile tebarüz ediyor ve az bir bahaya talip olanlarla işi kalmıyor, insanın.

Dediğim gibi, bu mevzu ancak; toprağı müsmir, ırmağı denize doğru akan, havası diriltici, umudu gümrah olanların anlayacağı, ilgileneceği ve dirileceği bir mevzudur; fakat mezar-ı müteharrikler için asla... 

0 Yorumlar