KURTULUŞ EKOSİSTEMDE

Tuhaf gelmesin. Okumanın, dinlemenin, görmenin, düşünmenin tek başına çözüm üretemediği bir durumdan bahsediyorum.

Mutsuz, huzursuz, korku ve endişelerle dolu; amacından emin olmayan, anlamlarını yitirmeye başlamış ve kör uçuşu ile bir hayat yaşamaya çalışan insanların, çaresiz çabalarını anlatmaya çalışıyorum.

Çaresiz çabalardır, çünkü bir ekosistemin bozduğunu; okumak, dinlemek, konuşmak gibi tekil fonksiyonlar tamir edemez. Bir ekosistemde bozulmuş olan yine başka bir ekosistemde düzelebilir.

Düşüncelerimiz, fikirlerimiz, inançlarımız, sadece okumaya ve dinlemeye dayalı bilgilerle oluşmadı. Okuduk, dinledik, gördük, hissettik, denedik, yaptık, maruz kaldık, düşündük, yüzleştik, hayal kurduk, tasavvur ettik, inandık. Bunlar çok çeşitli kaynaklar, ilişkiler, etkiler, haller, atmosferler, müşahedeler ve eylemlerle oldu. Bu kadar çeşitlilik ancak bir ekosistem içerisinde olur ve fonksiyon icra eder. Zira insan, kodlanmış bilgilerin ötesinde hassalar ve mekanizmalarla anlar, idrak eder, inanır ve davranış sergiler.

Soru; zaten bir ekosistem içerisinde yaşıyorken neden bir ekosistem konusu üzerinde düşünüp, konuşmak ihtiyacı hissedelim. Çünkü ekosistem, insan fıtratı referans alınarak, hem inşa, hem de imha fonksiyonu icra edebilir.

Cevabı, Hz. Resulün şahitliği üzerinden bulmak daha kolay olacak. Bir ekosistemde yaşayan Resul, vahiy inmeye başlayıpta, fıtrata uygun bir hayatın kodları gelince; bunların ancak bir ekosistem içerisinde yaşanacağını bildi. Zira yeni kodlar penceresinden bakınca cari ekosistemin toksik bir etkiye sahip olduğunu fark etti. Tek çare bu etkiyi elimine edecek, oksijen çadırı fonksiyonlu bir ekosistemin inşasıydı. Ekosistem dediysek, mücessem, yaygın, geniş bir şeyden bahsetmiyorum.

Oksijen çadırı misül ekosistem, içerisinde nefes alıp, imhanın süreç etkilerinden beri kalmayı ve yeniden inşaya ilişkin bir sürecin inşasını talep edenlerin yaşayabileceği cesamette ve fakat talep arttıkça, organik biçimde genişlemek potansiyelinde bir ekosistemdir. Her şeyi kuşatıp, kapsamaz. Sadece anlık ihtiyaçları gidermeye ve organik bir talep-arz dengesi içerisinde sürekli inşaya uygun bir yapıya sahiptir.

Burada, toksik etkilerden kurtaracak yani arındıracak; yeniden ve sürekli inşayı mümkün kılacak unsurlar, sistematik bir süreçle inşa olup, işlev görürler.

Temiz ve fonksiyonel bilgiler, sergilenen ve müşahede edilen davranışlar, ilişkiler, hedefli çabalar, işbirlikleri, iyilikler, ihtiyacı tespit edilen formasyonların elde edilmesi, ahlak ve şahsiyet şahitliği, ilkelerin, değerlerin ve anlamların inşa ettiği atmosfer, bakış açıları, yaklaşım ve ele alış biçimleri, örneklikler, motivasyonlar, umutlar, destekler, bu neviden diğer unsur ve hususlar.

Bu ekosistemin inşasına herkes katılır ve katılan herkes bu ekosistemde yeniden inşa olma sürecini yaşar.

Hz. Resul böyle yapmıştı. Kurulu, verili sistemin, kültürün içerisinde yaşarken, yeni verilerle, görünmeyen bir ekosistem inşa etmeye başladı. Kendisi ve anlayıp, talep edenler, bu ekosistemde arındılar, inşa oldular, ekosistemin kuruluşuna ve genişlemesine destek olup, vaziyet ettiler. Mesela vahiy inene kadar normal olan kölelik, bu ekosistemde anlamını kaybetti ve zecri köleliğin mağdurları azad edilip özgürleştirilmeye başlandı. Bu ekosistemin yeni normali özgürlük oldu. Bunu en iyi anlayabilecek insanların, bu uğurda canlarını dahi feda edebilecekleri yeni bir süreç başladı.

Durduk yerde gündeme getirmediğimi anlamışsınızdır, bu konuyu. Gırtlağına kadar sorun içerisinde birisi, bütüncül bir bakışla, bu halden kurtuluş, fıtrat normaline kavuşmak niyet ve talebiyle hâlâ, kitap tavsiyesi, filancayı dinlemek gayretleri, söze bindirilmiş hayat tercihleri üzerinden, sözümona çözüm peşinde. Bu bir çıkmaz sokaktır. Bütüncül bozulan, bütüncül olarak yeniden inşa olabilir.

Son bir dikkat çekme!

Bir bataklık düşünelim, bu da bir ekosistemdir. Bu ekosistemde üç muhtemel tercih ve tavır vardır.

Birinci tercih ekosistemin çamuruyla fena fil olmaktır. Tavır; korunup, kaçınmaktır, zira çamurun değdiği, bulaştığı iflah olmamaktadır. 

İkincisi ise bataklık gülleri olmak tercihidir. Çamur yiyip, çiçek açmak çabası. Tavır; zinhar aldanmamak ve uzak durmaktır. Zira çamur yiyenlerin çiçekleri de toksik olacaktır. 

Sonuncu tavır ise çamurdan kurtulmak, sıyrılmak, arınmak çabasıdır. Çamur gözden temizlendikçe görmek, zihinden arındıkça bilmek, gönülden arındıkça idrak edip inanmak, bedenden arındıkça yapabilmek imkânı doğacaktır. 

0 Yorumlar