Kafayı suyun üzerinde tutmak çok önemlidir. Özellikle hakikat mücadelesi vermek bilinç ve cehdine sahip olanlar için. Zira onları boğmak ihtimali olan su aynı zamanda gemiyi de yüzdürmek potansiyeline sahiptir. En büyük handikap anlamayanların, inananları şüpheye ve umutsuzluğa düşürüp, vazgeçmelerine neden olmalarıdır. Bu hal hep olagelmiştir.
Bir tarafta; hak edip, liyakat göstermek niyet ve çabası içerisine girmeyip, şükretmemek tuzağına düşenlerin sergiledikleri hal ve ortaya koydukları tutumlar buna neden olmaktadır. Özellikle günümüzde, hakikat mücadelesinin taraftarı ve müntesibi olmak zannına ve görünümüne sahip olanların bir bölümünün meselelere yaklaşımları ve fiili tavırları, tahammülferma duygular uyandırmaktadır.
Diğer taraftan münafıkların, iki yüzlülerin, iki hayatlıların bilinçli tasarrufları, bu mahiyette zorluklar doğurmaktadır. Ancak bu kesimin tavır ve tutumlarına tahammül, diğerlerine nazaran daha kolaydır. Zira bunlar, düşmanlık tabiatlı bir tutum içerisinde oldukları için, onlara karşı daha net bir algıya ve duruşa sahip olmak nispeten kolay olmaktadır. Birinci gruptakilerin tutum ve tavırlarını anlayıp, sindirmek o kadar kolay olmamaktadır. Elbette her ikisi de benzer tahribatlar oluşturmaktadır.
Ali İmran Suresi 72 “Kitap ehlinden bir grup dedi ki: 'İnananlara indirilmiş olana, günün önünde inanın, sonunda inkâr edin; belki (size bakarak onlar da) dönerler. ”
Kafa karıştırmaya, gönül bulandırmaya, bilinçle yapılan bir düşmanlık taktiğine bariz örnektir.
Münafikun Suresi 1-4 “Münafıklar sana geldikleri zaman derler ki: «Biz elbette senin Allah'ın Peygamberi olduğuna şehadet ediyoruz.» Allah, senin, kendi peygamberi olduğunu elbette bilir ve Allah, münafıkların şüphesiz yalancılar olduklarına şehadet eder. Onlar yeminlerini siper edindiler de öylece Allah yolundan alıkoydular. Gerçekten onların yaptıkları ne kötü şeydir. Bu, onların iman etmeleri sonra inkâr etmeleri dolayısıyla böyledir. Böylece kalplerinin üzerini mühürlemiştir, artık onlar kavrayamazlar. Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar. ”
Bu tasvirler de düşmanlık edenlerin halleriyle ilgilidir.
Araf Suresi 169 "Onların ardından, yerlerine geçip Kitaba vâris olan birtakım insanlar geldi ki onlar, şu alçak (dünyanın) hayatın menfaatini alıyorlar: 'Biz nasıl olsa bağışlanacağız!' diyorlar. Kendilerine, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki 'Allah hakkında, "gerçekten başkasını", söylememeleri hususunda kendilerinden Kitap misakı alınmamış mıydı? Ve onun içindekini okuyup öğrenmediler mi? Ahiret yurdu, korunanlar için daha hayırlıdır. Düşünmüyor musunuz?"
Bu da talihsiz halle umutsuzluk vermenin durumuna bir örnek olarak ifade edilebilir.
Her durumda, sadece Allah'a kulluk edip, O'ndan başkasından yardım istemeyenlerin yüzleri, insanlardan çevrilmiş ve Allah'a dönmüş olmak zorundadır. İnsanlarla gerçekleşen bütün ilişki ve tasarrufların gerçek anlamı ve nedeni, Allah'a karşı sahip olunan sorumluluk ve O'nu razı etmek hedefidir. Bu samimiyete sahip olunup, Allah'tan, bu hale sahip kılması istenirse, inşallah duaya icabet gelecektir. İçerisinde bulunulan halde, başı suyun üzerinde tutmanın; anlamayanların, inananları vazgeçirmeye güçlerinin yetmemesinin yegane yolu da budur herhalde.
Kasas Suresi 56 “Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis Allah dileyene hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.”
Nahl Suresi 127 “Sabret! Senin sabrın ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da sıkıntıya düşme.”
Zira bunlar; Allah'ı razı etmenin, nefsin itminana ermesinin, Allah'ın kulları arasına kabul edilmenin, cennete dahil olmanın ve dahi Adamlardan olmanın cilvelerindendir.
Hiçbir tekerlek tümsekte kalmaz. İnene kadar vazgeçmek olmaz. Başı suyun üstünde tutmak için mücadele etmeye devam etmek lazımdır. Zira yükselen su, aynı zamanda gemiyi yüzdürecek olan sudur.
“De ki; ben Müslümanların ilkiyim.”
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?