Azıcık niyeti, azıcık farkındalığı, azıcık ciddiyeti, azıcık sorumluluk hissi olan birisinin iş birliği yapmanın mecburiyetinden ve bundan başka yol olmadığından zerre kadar şüphesinin olmaması lazımdır.
Adı üstünde "iş birliği". Yani hem iş yapılacak, hem birlikte yapılacak, hem de bu işin, bir inanç, fikir ve sözbirliğine dayalı olması gerekecek.
İyi de hangi işi, hangi fikir ve sözbirliğine dayalı olarak kimler, birlikte ve neden yapacaklar?
Öncelikle, insanların özgür, özne ve varoluşsal onur sahibi olduklarının, temel vasıfları ve hukukları olduğuna inanan; bunun gerçekleşmesinin, insanların kendi doğalarına uygun bir inançla, tercihler, çevre ve koşullarında mümkün olabileceğini bilen; bu bilincin doğal icabının; hayatı, fıtrat hükümleriyle inşa etmek ve korumak için çalışmanın ve mücadele etmenin lazım şart olduğundan tereddütsüz emin olan, hepsini mümkün kılacak olan temel unsurun "sadece Allah'a kulluk etmek" şuuruna sahip olanlar; iş birliği yapmak mecburiyetinde olanlardır.
İş birliği çerçevesinde yapılacak işler; kendi doğalarını gerçekleştirmeyi mümkün kılacak bir hayatın inşasının şu anına tekabül edecek şeyleri kapsayan işlerdir. Yani ne halde olduklarını bilenlerin; belirledikleri ihtiyaçları gidermelerini sağlayacak işler. Farkına vardıkları sorunları ortadan kaldıracak işler. Tespit edilebilmiş hedefleri gerçekleştirmeyi mümkün kılacak işlerdir.
Fakat bu işleri fark edip, bilebilmek ve yapmak sorumluluğunu üstlenebilmek ergenliğine, yetkinliğine ve erdemine sahip olup bunları tek başlarına yapamayacaklarının farkında olan kişilerin, zorunlu tercihlerinin, ancak birbirleriyle işbirliği yapmak olduğuna inananlar, iş birliği yapabilecek olan insanlardır.
Bunlar, kendi bilinç ve sorumluluklarıyla; kendi güç ve imkân sınırlarında, kendileri ve sorumlu oldukları adına, hayatlarını inşa etmek ve korumak mücadelesine dahil olabilecek kişilerdir.
Bu, aşağıdan-yukarıya, organik ve dinamik; yeryüzünün en gelişmiş, güçlü ve adil organizasyonunun inşasının, doğal ve zorunlu, usul ve sürecini de tarif eder. Bu organizasyonda insanlar; samimiyetleri, sorumlulukları, bilinçleri ve sahip oldukları imkân-kaynak-kapasite ve mizaçlarının belirlediği alanda, miktar ve biçimde rol alırlar.
Hayatı, kendilerini, Allah'ı ve hakikatleri ciddiye alabilecek; ciddiyet, mahiyet ve şahsiyete sahip olanların, tercih edip rol alabilecekleri bir sürecin koşulsuz yöntemidir, iş birliği.
Korkakların, meselesizlerin, farkındasız kölelerin, oynadıkları oyunlarla yapılandırıp, yaşadıkları hayatlarında iş birliği söz konusu olamaz. Orada anlamsızlıklar, boş işler, bencillikler, hasetler, çatışmalar ve rekabet vardır. Sürecin sonunda inşa edilmiş bir şey ortaya çıkmaz. Zira oyun denilen her sürecin sonu; muhayyel sahteliklerin anlık sahte hazları, sonuçsuzluk, hüsranlar ve yeni oyun arayışlarının başlangıçları olur.
Hayatı doğasının bütünlüğü içerisinde kabul etmeyip; parçalayarak veya indirgeyerek, bir bölüm veya kesit üzerinde yaşamaya çalışanlar da iş birliği gerçekleştiremezler. Zira bu, hakikatin mahiyetinin tahrip edildiği bir durumu yansıtır. Hakikatin bütünüyle cari olmadığı hallerde, farklı biçim ve tezahürlerdeki, köle-efendi ilişkisinin esas olduğu süreçler vardır. Bu süreçlerde kölelerin hakiki farkındalıkları değil, efendilerin tarif ve işaretleri söz konusu olur. Bu nedenle, iş birliği ancak hakikatin bütün cüzlerinin tevhid edilmiş olduğu bütüncül hallerde tahakkuk eder. Zira, ancak bu durumda insanlar özgür ve özne olabilirler. İş birliği de sadece özgür ve özne olan insanlar arasında gerçekleşebilir.
İş birliği süreçleri ile inşa edilecek hayatların doğal organizasyonlarının, ütopya ve imkânsız gibi görülüp, tarif edilmesi; oyun kuranların riyaseti ve etkisinin dışında bir değer ve imkâna sahip olabileceklerine ihtimal verip, inanmayanların; hayatın, oyundan ve oyundaki, köle misali, etkisiz ve edilgen rollerden ibaret olduğunu zannedenlerin; tesirleri, tarifleri, inançları ve propagandaları nedeniyledir.
Oysaki bu büyü; bir yüzleşmeyle bozulacak kadar asılsız, bu düğüm; bir tek hamleyle çözülecek kadar zayıf, bu perde; güçlü, tek bir el hareketi ile yırtılacak kadar dayanıksızdır. Yani, bu aldatıcı halden çıkmak tek bir iradi hamleye bakmaktadır.
İş birliği, paylaşımın kapsamında bir olgudur. İş birliğinin gerçekleşmesi için öncelikle insanın; Allah'la, kendi özüyle, insanlarla, varlıkların tümüyle, süreçlerle iletişim içerisinde olması gerekmektedir. Sonra da bu iletişim, hale ve doğasına uygun bir biçimde ilişkilere dönüşmelidir. Bunun sonucunda iyilik, yardımlaşma ve iş birlikçileri doğar. Bu da bir inşa sürecidir.
Bu, uzak vade, sadece hayali kurulup, konuşulacak bir süreç değildir. Mesela bu yazının muhtevasına karşı; okunup çevrilecek bir sayfa; beğenilecek veya iki kelimelik yorum yapılacak bir hoşluk muamelesi yapmayıp; üzerinde ciddi tefekkür edilecek, paylaşılıp, müzakere konusu edilecek bir ciddiyetle ele almanın hissiyatı içerisine girip, hafif bir irade beyanında bulunmak temayülü; iş birliği için niyet beyanı ve canlanma belirtisi olarak düşünülebilir.
Unutmayalım, Şeytan, oyun oynayanları; oyundan başka hal, düşünce, niyet ve beyanların; ciddi, önemli ve teşebbüse değer olmadığı iğvası ile kandırmakta ve istim üzerinde tutmaktadır.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?