İMKÂNSIZ GİBİ GÖRÜLEN BİR HABER ALMA GERÇEĞİ

Haber alma örgütleri geliştirebildikleri çok çeşitli yöntemlerle, ihtiyaçları olan her kaynaktan bilgi toplarlar, bunları tasnif edip, kıymetlendirirler, sonra da analize ve yoruma tabi tutup, kullanırlar.

Günümüzde akla ziyan yollarla, yöntemlerle, araçlarla haber alıp, bilgi toplayabilmektedirler. Mesela, en güçlü dinleme sisteminde on binlerce kişinin çalıştığını bilmek meselenin boyutunu anlamak için bir örnektir. Bütün telefon, telsiz ve ortam konuşmaları dinlenebilmektedir. Bütün dinamik ve statik yazılar ve yazışmalar izlenebilmektedir. Bütün durumların fotoğrafları ya da filmleri elde edilebilmektedir. Bütün harcamalar, alışverişler, hastane ve ilaç kayıtları, faaliyetler, ilgiler, ilişkiler izlenip, analize tabi tutularak, muhatap kişiyle ilgili en mahrem bilgilere bile ulaşılabilmektedir. Sesler, yüzler, davranış ve tavırlardan izlemeye almak mümkün olmuştur. Elbette askeri alanda ve diğer güvenlik bürokrasisindeki faaliyetler ve yöntemleri anlatabilmek bu yazının hacmi ile mütenasip değildir. Ekonomik, sosyal, siyasal, finansal, kültürel ve tüm stratejik alanlarda benzer imkân, araç ve yöntemlerle haber alma faaliyetleri yürütülmektedir.

Arabanın uzaktan kumandasından, elektrik süpürgesinden, cep telefonlarından, sesinizin deseninden, alışkanlıklarınızdan ve tüm davranışlarınızdan izleme, bilgi ve haber toplama imkân ve ihtimali vardır demek, aslında; artık neredeyse gizli saklı bir şey yapmak, konuşmak ihtimali yoktur demektir.

Devletler ve devletlere bağlı kurumlar bu işi öncelikle güvenliklerini sağlamak gayesiyle yaparlar. Ancak, sebep sadece bu kadar değildir. Rekabet üstünlüğü, kontrol ve denetim, korkutmak, otorite ve hegemonyanın devamı gibi gerekçeler de vardır.

Bu yazının gayesi haber alma yöntemlerini anlatmak veya ulaşılan mertebe ile insanları korkutup, endişelendirmek değildir. Bu kadar bilgi karşısında bile aklı ziyana uğrayan insanoğluna; onlara, sureta imkânsız gibi görülen bir başka haber alma gerçeği hususunda birkaç bilgi sunup, tefekküre ve teeddübe davet etmektir.

Öncelikle bu haber alma gerçeğinin imkânlarından bir nebze bahsetmek istiyorum. O kadar büyük imkân ve güce sahiptir ki; bütün insanların her birisi için iki eleman tayin edip, hayatın bütün anlarında ne yaptıklarını ne konuşup hangi tavırları sergilediklerini, ilişki ve irtibatlarını, talep ve tepkilerini, çok dikkatli bir şekilde izleyip, gözleyip, kayıt altına alabilmektedirler.

Sadece gün yüzüne çıkmış konuşmalar, davranış ve ilişkiler değil; henüz düşünce ve niyet sahasında olanlar bile, insan teki bazında ve bütün insanlara şamil olarak tespit edilebilmektedir. Hatta bunları belirleyen kök parametreler ve  bunların kaynakları; kaynaklarla, muhatabın; zihinsel, ruhsal, sosyal, stratejik ilişkisi; bu ilişkinin niteliği ve derecesi bile bilinebilmektedir.

Bu haber alma faaliyetleri, hayatın her anında ve alanında kısıtsız yapılabildiği gibi; sağır odalarda, yerin on beş kat altında, iki yüz metre derinliklerdeki tünellerde, mağaralarda, yani dinlenemez, gözlenemez sanılan, denilen her yerde yapılabilmektedir. En gizli biçimde yapılabilmesi için mümkün olan bütün tedbirlerin alındığı, tekniklerin kullanıldığı toplantılarda, katılımcıların asla fark etmeyeceği bir unsur toplantıya dahil olmuş; düşünceleri, niyetleri, konuşmaları, dokümanları izlemektedir.

Sadece pasif izleme ve kayıt yapılmamaktadır. İstenilen insanların duymalarına, görmelerine, anlamalarına, inanmalarına da müdahale de bulunulup, bu imkânlardan mahrum bırakılmaları da mümkün olabilmektedir. Ya da bunların görmeleri, duymaları, anlamaları, istenilen istikamette ve biçimde olması da sağlanabilmektedir.

Bu haber alma ve bilmenin, bütün sistem ve süreçlere sınırsız müdahale edebilmenin sınırları, ifade edilenin çok fevkindedir. Yeryüzündeki bütün oluşların; olmadan önceki, oluş esnasındaki ve oluş sonrasındaki bütün bilgilerine de sahip olunabilmektedir. Ayrıca bütün oluşlar da yönetilebilmektedir.

Bununla kıyas edilince asimetrik basitlikte olan haber alma süreçlerinde akılları ziyana uğrayanların, böylesine sınırsız bir haber alma güç ve imkânının, gerçekliğini ve oluş mekanizmalarını kolayca anlayabilmeleri beklenemez, elbette. Zira bu, hakikat çerçevesinde oluşmuş bir; varlık, hayat, yaratılış ve oluş tasavvurundan mülhem ince kavrayışla mümkün olabilmektedir. Firavunun sihirbazlarının illüzyonlarından etkilenen kitle, Musa'nın asasının ortaya koyduklarından öncelikle etkilenenler olmadılar. İlk etkilenenler, sihirbazlar oldu. Zira işin uzmanlık bilgisine sahip oldukları için; sahteyle, hakiki arasındaki farkı hemen bildiler ve hakikatin Rabbine tabi oldular. Ancak ister meselenin aslına vakıf olunsun ister olunamasın, ya da olunduğu halde kabul edilmesin; bu haber alma gerçeğinin karşılıkları, bedelleri, sonuçları, bütün insanlara; zaafsız, adaletli ve hikmetli olarak ve en uygun zamanda ulaşmaktadır.

Zumer Suresi 7 "Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama kullarının inkâr etmesine razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir."

0 Yorumlar