Bu bir hâldir. Temel inançlarını, kararlarını, tercihlerini, davranışlarını, tarzlarını, ikna edilerek belirlenmiş olanların; içeriğinde bulundukları ilişkiler, kişilerin, bilgisizliklere, çaresizliklere karşı bir tutum belirleyip, karar alabilmeleri için beklentiler içerisinde mevcut olan durumlar tarifelenmektedir.
Hayır, bu hâl ne mutlak ne normal ne de alternatifsiz bir durumu ifade etmektedir. Normal olan hâli ayarı üç faktör; ilgi, idrak ve inançtır. Bu karakteristik çerçeveler gelişmiş olan durum; özgün, özgür, bizatihi ve özne olmayı mümkün kılmak. Bu süreç; Karar, irade, davranış, sabır, tevekkül ve istikrar olguları ile sürdürülür. Neticede ortaya çıkan, fıtratının farkında olan insan, fıtrat sızıntısında inşa olan hayat, aktif özneler, başlangıçlar, adam gibi adamlar çıkar. Fitneler, adaletsizlikler, sorunlar, boş işler, sömürü ve istismar, bütün israflar ve lüzumsuzluklar ortadan kalkar.
İki hal arasındaki farklılık nereden oluşur? Referans, insanların doğasıdır. İnsanlardan, doğaları gereği, varoluştan gelen güç, imkân, yetenek ve kaynaklarının farkında olup, bunları orijinal doğalarının ifade ettiği varlık nedeni ve hayatın anlamını gerçekleştirebilmek için kullanabilenler; özne, özgür, özgün, bizatihi olabilmek imkânına kavuşabilmektedirler. Eğer bu farkındalığa ve bilince ulaşabilmelerinin önü kesilip, üstü örtülürse bu kere geriye; hayatın bütününe, bölümlerine ve kesitlerine ilişkin, başkaları tarafından imal edilmiş anlamlar, tercihler, tablolar, algılar ve anlayışlar ile ikna edilmeleri durumuyla karşı karşıya kalmaktan başka yol kalmaz.
İkna yöntemleri ve süreçleri, çok çeşitli, mecralı, yöntemli biçimde; istikrarla, ısrarla, yüksek frekansla devam ettirilir. Sonuç elde edebilmek için algı ve inançlara müdahale etmek; korku ve kaygılar oluşturmak, güvenlik hissini yıpratıp, güvensizlik duygusu geliştirmek, sevgi ve saygıyı yıpratmak; umutsuzluk, çaresizlik, acizlik hissiyatı oluşturmak; üretim ve iş birliği ihtimallerini zayıflatmak çalışmaları gerçekleştirilir.
Bunlara sürekli ve yüksek frekanslı olarak maruz bırakılan kitleler ve kişiler, bunlardan sonra, bizatihi tercihler geliştirmek, üretmek ve bunlar için mücadele etmek yerine, edilgen tutumları yeğlemeye başlarlar. Bu yeni safhadır. Bu safhada artık imal edilmiş inançların, doğruların, kararların, tercihlerin sunulmasına geçilir. Bu sunum, aç kalmış bir yaratığın önüne yemek atmak gibi kaba bir yöntemle gerçekleşmez. Denize düşmüş insana, cankurtaran simidi atıyormuş edasıyla, bir kurtuluş ve mihnet oluşturmak tavrıyla gerçekleştirilir. Bunun sonucunda ortaya çıkacak büyük talep potansiyeli göz önünde bulundurularak; ihtiyaç ve arz ilişkisinin bir ikna alışkanlığı haline getirilmesi öncelenerek, uygun gerekçeli yöntemler uygulanır. Nihayetinde ikna edilmek yöntemi, beklenti haline getirilerek, bağımlılık oluşturulur.
İkna edilmek bağımlılığı da diğer bütün bağımlılıklar gibi bir müddet sonra geri dönülmesi zor çaresizlikler oluşturmaktadır. Bu süreçte; iradeler zayıflatılıp, bilinç ve farkındalık yok edildiği için artık yeni bir hâl ve mekanizma meydana gelmiştir.
Karşı karşıya kalınan riskli, sorunlu durumlar karşısında; bilinçle, idrak ve iradeyle, bizatihi mücadele ile tutum almaya davet edilen insanlardan bazılarının, durumu anlamaması, duyarsızlığı, hareketsizliği bu nedenledir. Dikkat edin, itiraz ve talepleri ağırlıkla ikna edilmeye ilişkindir. Bir yandan ikna edilmeyi zımnen talep ederken, diğer yandan süreçlerde söz sahibi olmayı da isterler. Aslında bu durum, ikna edilmeye programlanma sürecinde, hâlin olumsuzluğunu ve adaletsizliğini perdelemek için zerk edilmiş bir uyuşturucudur, paradoksal bir döngüdür. Hem, saygın, özgür, özne olmak talep edilecek hem de bunun, ikna edilerek yani sürece özne olarak dahil olmadan yapılması istenecektir...
Aslında çok söze gerek yok. Ortada fiili ve etkin bir durum var. Bunun gerçeğinin, nedeninin, nasıl olduğunun ve etkilerinin anlaşılabilmesi ve aşılabilmesi, ikna beklentileri ve buna uygun kişilik mahiyeti ile gerçekleşemez. Gerçekleşmesi mümkün olan işlemin gerçekleştirilmesi mümkün; ilgi, idrak, inanç, karar, irade, davranış, sabır, tevekkül ve istikrardır...
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?