Bir ucunda, okumayı, düşünmeyi, akletmeyi sevmeyen kitleye; "kutsaldır, baş tacıdır fakat sizin uzanabileceğinizin ötesindedir. Bu nedenle siz ona uzanabilecekleri dinleyip, onlara itaat edin" diyenlerin olduğu bir değnek.
Diğer ucunda ise, okuma, yazma, düşünme iddiasında olanlara; akademik, felsefi, edebi ve benzeri süreçlerin oyuncağı mesabesine indirilip, fonksiyonsuzlaştırılarak, üzerinde konuşturulan bir kitap.
Değneğin iki ucu da aynı renk. Zira aynı amaca hizmet etmektedir.
Kitabın, sabit eksen, ana referans, inşayı mümkün kılacak fıtrat kitabı olmak vasfını unutturmak.
Postmodernizmin insanlığa en büyük zararı, eksensiz bir görecelik anlayışını pompalamasıdır. Kim hangi referans noktasında durur ve hangi bakış açısı ile bakarsa, onun için doğru olan odur ve saygı gösterilmelidir. Oysaki doğrunun ana kaynağı, duruş noktasını oluşturan sabit eksenin referans hükümleridir.
Sureta böyle bir eksen yokmuş yanılgısı oluşturup, herkesin bulunduğu hali değerli kılmak görüntüsü ile kurulan tuzakta, her seferinde eksen hükümleri veren gizli özne, bu tuzağı kuranlar olmaktadır.
İki ucu aynı renkteki değneğin adamları da aynı tuzaktadırlar. Hepsi de Kitabın sabit referanslığını inkâr ettirirken ortaya koydukları; "fikirlerde" eksen referans kendilerinin cari anlayışlarıdır. Bu sabit eksen de beslendikleri kültür iklimidir. Bu kültür iklimini oluşturanın da alta doğru Kitab-ı Kerim olmadığı ortadadır.
Usul referansları bulundukları kültür ortamlarında oluşturulup kutsanılan, tartıştırılmayan yaklaşım ve yöntemlerdir. Yaygın destekler ve kabuller oluşturulduğu için, tartışılmaz çerçeve gibi kabul edilip, içerisinde çalınıp oynanmaktadır. Değneğin ucundan tutanların ortak vasıfları ise; zeki ve şöhretli olmaları, kitlenin damarına uygun şerbet verebilmek formasyonuna sahip olmaları ve propaganda desteği alabilmeleridir.
İki ucu aynı renk değneğin sureta farklı ve hatta muarız görülen taraflarının, aynı çevrelerce motive ediliyor olması büyük ihtimaldir.
Bu bir savaştır. Şeytanla, insanın birbirlerine düşman olarak gönderildiği günden bu yana süren ve kıyamete kadar sürecek olan bir savaş.
Bu savaştaki en önemli husus; at izinin, it izine karıştığı zamanlarda yerini bilip, sabit kadem kalabilmektir. Bunun yegane teminatı ise hidayet rehberi ve furkan olan kitabı, hayatın sabit ekseni olarak tutabilmektir. Hangi argümanlarla ve araçlarla olursa olsun bu vasfın ortadan kaldırılması için yapılan saldırıların nedeni budur. Zira eksen çivisi çıkarsa, eline uygun araçlar ve yöntemler geliştirenler, insanlara eksen referans imal etmenin çabasını göstereceklerdir.
Bu tuzağa düşmemenin garantili yolu kitabı; hayatı inşa edebilmek için imkân sağlayacak fıtratın bilgilerini öğrenmek niyetiyle; bağlamı hayat olan bir yaklaşımla okumaktır. Bu kere kitap, akademik, felsefi, siyasi, edebi, sosyal ve benzeri süreçlerin nesnesi, oyuncağı olmaktan kurtulacaktır.
Kitap, hayat bağlamında ve hayatın inşası için okunursa, okuyan herkesin kendi ölçeğinde anlayabileceği, etki ve sonuçlarını bizatihi hayatlarında test ve teyit edebileceği bir imkân oluşturur. Bu imkân bir yönden hakikati bizatihi görmek, diğer yönden şüphelere düşmeden ilişki kurmak fırsatı sağlayacaktır. Bunlar şeytanın giriş yollarının kapanması demektir.
Kitap, hayatın hakikati ve mahiyetine ilişkin anlam ve inşa hükümlerini verir; insanlar bunlarla, günün şartlarına uygun fakat her seferinde aynı fıtri mahiyete haiz bir hayat inşa ederler. İçerisinde bulundukları hayat sisteminin hüküm kökleri ile bir hayat yaşayıp bunu referans kabul ederek, bunun üzerinden, Kitaba ilişkin layüsel yaklaşım sergilemek; fikir özgürlüğü ya da düşünce faaliyeti değil, ancak savaşta farklı tarafta olmak demektir. Bu durumu olduğundan farklı anlam ve değerde ifade edip saldırıya araç kılmak, aynı hükümlerden doğan etiketler, anlamlarla olmaktadır. Bunları isimlendirenlerin kurumsal, sosyal iltisakları, propaganda ve manipülasyon imkânları, şöhretleri, asla meşruiyet sağlamaz.
Allah istisnasız her şeye bir fıtrat yaratmıştır. Bu sabittir, değişmez. Bize düşen bunları öğrenmek ve bu çerçeve de davranmaktır. Kime göre, Neye göre, görecelik gibi yaveleri aşabilmek, teslimiyetin anlaşılmasının başlangıcı olsa gerek. Zira göreceliğin alanı burası değildir. Hayatın bu boyutunun insanoğlunun bütün hayatı içerisinde bir anlamı vardır. Bunun anlaşılması, kabul edilmesi, bu çerçevede yaşanabilmesi; kul olmanın, hakikati bulmanın, teslim olmanın kıvamıdır. Yani mesele, her neye inanıyor ve nasıl yaşıyorsanız değil; Allah'ın kitabı ile bildirdiği, hidayet ettiği, akılla anlamaya imkân sağladığı, irade ve lütufla yaşayıp, inşa etmeye fırsat verdiği özgün hayat biçimini hedeflemektir.
Bu sürecin hidayet rehberliğini kitap yapmaktadır. Bu nedenle kitapla ilişki, hayatı inşa ederken aktif istifadedir. Hz. Peygamberin şahitliği bize bunu göstermektedir. Soyut taraftarlık, kitabın tartışmalara konu edilmesi, üzerinde sürekli konuşulup, hayata karşılık gelmeyen izahatlar ve yorumlar yapılmaya çalışılması; kitaba, fıtratına uygun olmayan amaçla yaklaşılması demektir. Kitaba hizmet etmek lafları ile yapılan faaliyetler de bu cümleden görülmelidir. Zira kitabın hizmete ihtiyaç duyuran bir doğası yoktur, bilakis insana hidayet "rehberliği" için vardır. Bunları küçümsememek, önemsemek lazımdır. Allah'ın yarattığı fıtrat dışındaki her yaklaşım, o şeyin varlık nedenini gerçekleştirememesine yol açar. Şeytanın giriş kapısı da burasıdır.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?