Çocukluktan gençliğe geçerken veya hayatın herhangi bir zamanında, düşünmeye ve fark etmeye başladığınız bir zamanda, hayatın size en büyük meydan okumasının ne olduğunu biliyor musunuz? Hayat bu meydan okumayı, yetişkin olmak fazına ulaşan bütün gençlere yapar. Fakat, başlangıçta bu meydan okumanın altında kalarak bir hayat yaşamayı tercih etmişlerden, ancak bir gün şafak atıpta hissetmeye, farketmeye başlamış olanların dışındakilere yapmaz. Zira onlar meydan okumalara maruz kalmaya gerek kalmayacak kadar, seslerin, ışıkların ulaşmadığı yıkıntılar altında yaşıyor olmanın farkındasızlığı içerisindedirler.
Nedir bu meydan okuma? İnsanların önünde iki yol vardır. Ya önlerine koyulan şartların, hallerin, biçimlerin, ezberlerin, normların, kalıpların dahilinde; düşünmeden, irdelemeden, farkında olmadan yaşarlar ki bu; bir teklife, tekellüfe, sorumluluğa maruz kalmadan, hayatın diplerinde, olmayan anlamlar, sahte tabelalar imal ederek yaşamaya çalışmak demektir. Ya da, orijinal varoluş özelliklerine, doğalarına/fıtratlarına uygun bir hayatı yaşamak için, onu inşa etmek, yönetmek ve korumak mücadelesi verirler.
Birinci yolu tercih edenler için özel bir isim bulunmamaktır. Bunlar cins isim olarak, "insan" diye adlandırılırlar. Fakat ikinciler için bir özel isim vardır. Bunlara "Adam" denilir ve bunun cinsiyetle bir alakası yoktur.
Adam özel ismi aynı zamanda bir sıfatı da ifade etmektedir. Bu sıfat, insanı, Adam yapan muhtevanın tarifidir. Bu muhteva üç unsuru birden kapsar.
Birincisi ahde vefadır. Adamlar, Allah’a verdikleri ahdin gereğini yerine getirirler. Elbette bu ahit, bir kök ahittir ve bu ahde vefa gösterenlere gözü kapalı itimat edilir. Zira bunlar açık ve gizli bütün ahitlerinin gereğini yerine getirirler.
Adamların, Allah’a verdikleri ahit; O'ndan başkasına kulluk etmeyecekleri ve O'ndan başkasından yardım istemeyecekleri sözüdür. Bunlar; soyut, sadece bilgi ve retorik babından söylenecek, içi boş laflar değildir. Hayatın her anında, insanların bütün karar ve davranışlarına esas ve dayanak olan kök karar hükümleridir ve fiilen, hayatın her anında anlamlarını gerçekleştirirler. Bunun için de Adamlar, bunların manasını, değerini, fonksiyonlarını, fiilini öğrenip, iman ederek işe başlarlar.
Gelelim yazının başlığına. Onların bir nezri/adağı/adandığı/meselesi vardır. İşte bu meselenin sahibi olmak, insanı, Adam yapan temel unsurlardan birisidir. İnsanlar çoğunlukla, yeryüzünde varlıklarını devam ettirebilecekleri temel fonksiyonları (yemek, içmek, çoğalmak, eğlenmek, güvenlik, mülkiyet, bilinmek vs.) hayatın tümü olarak bilmektedirler. Oysaki bunlar, insanların yeryüzündeki varlık nedenlerini gerçekleştirmenin, zaruri ön koşuludur. Bunları gerçekleştirmenin mahiyeti de insanların özneliğe yükselmesinin ön koşuludur.
Şöyle ki, eğer hayatı sürdürülebilmenin zorunlu koşulu olan fiilleri işlerken; bunların anlamını, değerini, ilkelerini, sınırlarını, ölçülerini, hukukunu, sistemini, fıtrat hükümlerinden almaya yani bunu mesele edinmeye başlamışlarsa, öznelik/adamlık terfiinde de yola çıkmışlar demektir.
Bu çerçevede bir hayat yaşarken, hayatın amaçlarını bu sınırlarda tutmayarak, üst amaçlar oluşturup, bunları mesele/dava haline getirirken, bunların gerçekleşmesine adanmak, "Adam" olmanın olmazsa olmazlarındandır.
Mesela, helal ve temiz gıdalarla, israf etmeden beslenerek ve ihtiyaçlarından artakalanları da paylaşarak; insanlarla, iyilik-yardımlaşma ve işbirliği esası üzerinden ilişkiler yürüterek; hayatlarındaki iş ve sözleri, meşru ve gerekli anlam ve değerler çerçevesinde belirleyip, hayatın her anında en doğru kararlar verip, davranışlar sergileyerek; hiç yalan söylemeyip, iftira atmayıp, dedikodu yapmayarak; seçtikleri okulu, mesleği, yaşam biçimini, kendi mizaç ve kapasitelerine uygun fakat hayat amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik biçimde tercih ederek; aldanmadan, aldatmadan ve harama yaklaşmadan bir hayat yaşamaya çalışırken; aynı zamanda, kendilerinden başlayarak, dalga dalga büyüyen bir süreçle; hikmetin ve adaletin, bütün süreçlerin eksen unsurlarından birisi olmasının mücadelesini vermek, bunu mesele/dava edinmek, buna adanmak, bir üst standartta amaç edinmek demektir.
Yukarıda ifade edilen standartların bütünü içerisinde yaşamayı, hayatın zorunlu unsuru olarak görüp, buna imkân sağlayacak koşulların inşasına adanmakta bu nevidendir. Kendi fıtratından uzaklaşmış ve yaratılıştan kendisine verilenlere şükredemeyenleri, yani farkında olup yerinde kullanamayanları, fıtrata dönüş yollarına davet edip bunlara destek olabilmek, hayatın üst amaçlarındandır ve ancak bunu mesele/dava edinip, buna adanmakla gerçekleşebilir.
Hayat başlangıçta, hayatın devamını mümkün kılacak zorunlu fiillerin, fıtrat hükümleriyle mahiyet kazanmasını mesele etmeyle başlayan ve helezonik biçimde yükselen üst amaçların mesele/dava edinilmesiyle devam eden bir anlam ve değer, kemal ve kıvam kazanma sürecine ve hakikatine sahiptir. O nedenle herkesin, hayatın her anında bir meselesi olması gerekmektedir.
Adam olmanın diğer koşulu ise, hem ahdinin gereğini yerine getirmede, hem de sürekli olarak, bir meseleye ve adanılan bir şeylere sahip olmada; tutarlı, sabırlı, istikrarlı, sabit kadem olmak mecburiyetidir. Yani bunlar, yürüdükleri yolda; durmazlar, vazgeçmezler ve dönmezler. Bu nedenle refikler sadece Adamlardan seçilirler.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?