Ortalama insanlar hayal kurabilirler mi? Nefsin basit taleplerinden, kabul görmekten, önemsenmekten, bunu sağlayabileceğini zannettikleri şeylere sahip olmaktan daha yüksek; adaleti tesis etmenin, hayatı inşa etmenin, bozanlara karşı mücadele etmenin hayallerini kurabilirler mi?
Sonra bu hayallerini canlandırıp, tasavvurlara çevirip; onları çok heyecanlandıran, umutlandıran, olumlu gerilimlere sokan, gece uyutmayan duygulara dönüştürebilirler mi? Sonra da ruhta gitgide güçlenen bu hakikate iman edebilirler mi? Zira imana ulaşmamış bir bilgi asla hayata ve hale dönüşemez.
Cesaret edip bu konuda bir şeyler yapabilmek kararları alabilirler mi? Onları oturdukları yerlerden kaldıracak, sımsıkı tutundukları basit standartlarını feda edebilmelerini göze alabilecekleri, nefsin ilkel talep pençelerinden kurtarabilmek ihtimali taşıyan, üretmeye yönelik, karınlarında kelebekler uçurtabilecek kararlar alabilirler mi?
Ardından, ödleri patlamalarına, ayakları titremelerine rağmen; cesaretle, bu kararlarını davranışa dönüştürmeye teşebbüs etmek için irade beyanında bulunabilirler mi?
Elbette, bu, Allah'ın onlar için uygun bulduğu, hayatın amacı olarak belirlediğidir. Bunu yapamamak ve hatta yapmak mecburiyetinin farkında olmamak; hayatın diplerinde, sadece varlıklarını devam ettirip; "bende varım, beni de görün, beni kabul edin" dilenciliğiyle onlara, hakikatlerine aykırı bir norm ezberi ile hayat öğretenlere ram olmak, nesneleşmek, köleleşmek anlamına gelmektedir. Öyle bir anlam ki ne o anlamın ne de hayatın hakikatinin anlamını da bilmemeyi, anlamamayı garanti kılmaktadır.
İşte ortalama insanlar bunu başarabildiklerinde, daha yüksek standartlara, imkânlara ve güçlere sahip insanların, hadlerini aşarak kurdukları dünyanın, altında kalmaktan kurtulmak imkânı bulabileceklerdir. Yani Âdem’in, adam olmak süreci ile insanların indirildikleri yüksek standartlara sahip olan yüksek hayata tekrar dönebilmek liyakatini böyle elde edebileceklerdir. İtminanlarına böyle ulaşabilecekler, böyle özne olabileceklerdir.
Bunu anlayabilmek ve isteyebilmek için bile; bunun hayalini kurabilmek, soyut dünyalarında canlandırabilmek, heyecanını duyabilmek, kesin ve koşulsuz inanabilmek, özne insan ve cennet talibi olmayı istemek, cesaret etmek ve karar vermek, irade gösterip teşebbüs etmek ve davranış gerçekleştirmek gerekmektedir.
Zira Necm Suresi 28 "Hâlbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise asla gerçeği ifade etmez."
Varlığın anlamını gerçekleştirmenin, bütüncül tatmine ulaşmanın, adalet, hukuk, barış ve paylaşım içerisinde bir hayat inşa etmeye çalışmanın, hayatın öznesi olmanın ve son hayatta yüksek standartlarda bir yaşama sahip olmanın gerçeği budur. Gerçeğin dışındakiler ise zan ürünüdür.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?