Kriptoloji, şifre bilimidir. Mesajların; istenmeyen, hakkı olmayan, liyakat sahibi olmayanların eline geçmesini engellemek için oluşturulmuştur. Tarih boyunca pek çok şifreleme yöntemi geliştirilmiştir. Bunlara örnek olarak; Sezar şifrelemesi, Rotar makinesi (Enigma), Açık anahtarlı şifreleme, Çırpı fonksiyonları, Veri gizleme teknikleri, DNA Kriptolojisi, RSA şifreleme yöntemleri verilebilir.
Bu yazının asıl mevzuu, insan yaşamının köklerinde de şifreleme yöntemlerinin yani bir kriptolojinin varlığına ilişkindir. Hayatın hakikatinin sırlarının, temel referansların, kök bilgilerinin; hak etmeyenlerin, kötü niyetlilerin, liyakat kesbetmeyenlerin eline geçmesi bu yöntemle önlenmektedir. Ya da hak edenlerin ve liyakat kesbedenlerin bu bilgilere, mesajlara ulaşımı, bu şifre anahtarları sayesinde mümkün olmaktadır.
İnsanın varlığına, hayatına ve hakikatine ilişkin bütün kök, referans bilgi ve mesajların, kendisi ile gönderildiği Kuran'da, bunlar apaçık ve anlaşılabilir biçimde bulunduğu halde; bu kadar Kuran okuyanların, ezberleyenlerin, tefsirini yazıp, okuyanların; üzerinde akademik, felsefi, entelektüel, "ilmi" çalışma yapanların; bunları Arapça aslından ve meallerinden okuyanların büyük çoğunluğunun; Kitabın asıl fonksiyonundan istifade ettiğini gösteren; zihinsel, ruhsal, ahlaki, ameli, ilişkisel ve inşai tezahürlerine, büyük ve yaygın oranda şahit olunamaması; Kitabın asli fonksiyonlarını tahakkuk ettirdiği insanlar, topluluklar ve toplumlarda, asla görülmemesi gereken; sorunların, bunalımların, adaletsizliklerin, çatışmaların, çelişkilerin, zulümlerin, tatminsizliklerin, fitnelerin, bozgunculukların, istismarların, sömürülerin, israf ve tüketimin; çok derin ve yaygın olarak görülmesi durumuna ilişkin bir izaha ihtiyaç vardır.
Fatiha Suresi 6-7 "Bizi doğru yola hidayet et. Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil."
İnsanın varlığının ve hayatının hakikatini; bu hakikate uygun biçimde, hayatın bu boyutunda izleyeceği yol ve yöntemi; bu yolun varlığını, hakikatini, bilincini, talep etmeyi, iletilmeyi, burada yürümeyi, isteği, enerjiyi, motivasyonu, süreklilik ve istikrarı, icapları ve daha fazlasını içeren bir kapsama sahip olan "hidayet" kavramı; ya da "doğru yola hidayet" talebi; asli, kök bilgiye ve mesaja ulaşımı ve anlamayı; haline ve ötesine sahip olmayı kapsamaktadır.
Bu talebe gelen cevap;
Bakara Suresi 2 "İşte bu Kitap; kendisinde hiç şüphe yoktur; muttakiler için hidayet (rehberidir)."
Doğru yola hidayet edecek bütün kök, referans bilgiler, mesajlar, kendisinde hiç şüphe olmayan bu Kitapta apaçık olarak bulunmaktadır. Ancak bu mesajların anlaşılabilmesi için bir şifreleme sistemi konulmuştur. Bunun hikmeti ise öncelikle bu yola hidayet edilmeye liyakat ve hak kazanılmasıdır. Bu şifreleme sistemine; "Hal kriptografisi" ismi verilebilir. "Muttakiler" bu kriptografinin ismi, içeriği ve konusu olarak ifadelendirilebilir.
Daha sonra da Kitabın bütününde muttakilerin vasıfları sayılmakta, tarif edilmektedir. Bunlardan bir bölümünü aşağıda bulacaksınız. Ancak varlık amacına uygun bir hayat yaşayabilmenin lazım şartı olan; "doğru yola hidayet edilmenin" şifre anahtarı olan; "takva halinin inşasını" mümkün kılacak olan bilgilerin tamamını bilmek ve hal inşasına döndürmek; bir yönden Kitabı tertil üzere okumak yönteminin; diğer yönden, İslâm'ın, hayatı inşa sistematiğinin bir gereği ve gerçeği olarak, gerçekleştirilmek mecburiyetindedir.
Kuran'da ifade edilen, muttakilerin vasıflarının bir bölümünü şöyle özetleyebiliriz;
Allah'ın bütün emir ve yasaklarına uyarlar. Gayba iman ederler. Salatı ikame ederler. Kendilerine rızık olarak verilenden infak ederler. İndirilen bütün Kitaplara iman ederler. Ahirete de kesin olarak iman ederler. Zekâtı verirler. Anlaşma yaptıkları zaman gereğini yerine getirirler. Sıkıntı, hastalık, savaş zamanında sabrederler. Allah'ın koyduğu sınırlara uyarlar. Bağışlanma dilerler. Cehennem ateşinden korunma dilerler. Sabrederler. Doğru olanlardır. Gönülden boyun eğerler. Seher vakitlerinde istiğfar ederler. Sözlerini tutarlar. Sakınır ve sorumluluk duyarlar. Hep birlikte Allah'ın ipine sarılırlar. Parçalanıp, bölünmezler. Hayra çağırırlar. İyiliği emrederler. Kötülüklerden sakındırırlar. Bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yenerler. İnsanları affederler. Günah işlediklerinde ya da nefislerine zulmettiklerinde, Allah'ı hatırlar ve istiğfar ederler. Günahlarında ısrar etmezler. Onlara bir yara/bozgun/sıkıntı isabet ettikten sonra bile; Allah'ın ve Resul'ün davetine uyarlar. Düşmana karşı; sabırlı, hazırlıklı ve uyanıktırlar. Allah'ın belirlediği haram ve helallere uyarlar. Sadece Allah'a tevekkül ederler. Ehli kitaptan, dinini alay ve eğlence konusu edenlerle; kafirlerden dost edinmezler. Sadece Allah'a kulluk ederler. O'ndan başka ilah kabul etmezler. Allah'tan, bu dünyada ve ahirette iyilik isterler. Onlara, şeytandan bir vesvese dokunursa; düşünürler/Allah'ı anarlar ve sonra idrak ederler. Müşriklerle anlaşma yaptıklarında, eğer onlar tam uyarlarsa; bunlarda, anlaşmanın süresi bitene kadar sadık kalırlar. Allah'ın kevni ayetlerini okurlar ve aklederler. Allah'ın doğru yoluna uyarlar. Başka yollara sapmazlar. Yeryüzünde mağrur davranmazlar, büyüklenmezler, hakikate başkaldırmazlar, fesat çıkartmazlar, bozgunculuk yapmazlar. Doğru söz söylerler. Ameli salih işlerler. Hakikati tasdik ederler. Dostları Allah'tır. Geceleri pek az uyurlar. Seherlerde istiğfar ederler. Mallarında; isteyenler ve yoksullar için bir hak vardır. Kuran, onlar için kati bir öğüttür. Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Başlarına gelen musibetlere sabrederler. Yalana şahitlik etmezler. Boş ve faydasız şeylerle karşılaşınca, vakarla geçip, giderler. Rablerinin ayetleri okununca, kör ve sağır kesilmezler. Eş ve çocuklarının da takva sahibi olması için dua ederler. Allah'ın sembollerine saygısızlık etmezler. Bir topluluğa olan kinleri, onları adaletten alıkoymaz. İyilik ve takva üzere yardımlaşırlar. Günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmazlar.
Yukarıdaki soruya buradan bir cevap bulmak mümkün olabilir diye düşünüyorum. Neden, Kur'an'ın mesajları apaçık ortada iken; okuyanların birçoğunda, hidayet rehberliği fonksiyonunu tahakkuk ettirmemekte; bunların tezahürleri, bu insanların afak ve enfüslerinde görülmemektedir?
Tersten bir okumayla şu cevap verilebilir. Kitabın, hem de şekil şartlarına uygun olarak okunması elbette ön koşuldur. Ancak sadece bu kadarı, Kitabın asli fonksiyonunu gerçekleştirmesi için yeterli olmamaktadır. Zira Allah, bu fonksiyonun ancak muttakiler için gerçekleşmesini murad etmiştir. Bu nedenle, öncelikle, eş zamanlı ve sürekli olarak, insanların takva halini inşa etmesi de mecburiyet ve lazım şarttır.
Bu durumda, varlığın ve hayatın hakikatinin sırlarını, bilgilerini, referanslarını içeren, Kitabın şifreleri çözülecek ve apaçık anlaşılacaktır.
Fussilet Suresi 53 "Biz ayetlerimizi, hem afakta (insanları kuşatan, içlerinde bulundukları bütün çevrede, evrende), hem kendi nefislerinde (özlerinde) onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz hak, kendilerine açıkça belli olsun. Her şeyin üzerinde Rabbinin şahid olması yetmez mi?"
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?