Birincisi, yaşanan hayatla, yaşayanın gönlündeki, zihnindeki, dilindeki hayatın aynı olmasıdır.
İkincisi, hayatı yaşayanın gönlündeki, zihnindeki ve dilindeki hayatla; Allah'ın, insanı onun üzerine yarattığı fıtrata uygun hayatın, aynı olmasıdır.
Her ikisinde de ayrılık, farklılık varsa, bu hayat sahtedir; o insan, ya hakiki hayatı talep etmiyordur, ya aciz, ya da iki yüzlüdür.
Dünya çapında, insanların tutunacak bir dal bulamadan kayıp gittiği bir zamanda, insanlık için tutunacak dal, hakiki insanların, hakiki hayatları olacaktır. Çünkü hakiki hayat orijinal genetik kodlarla inşa edilmiş; hayatlar arasında; en sağlıklı, en güçlü ve tatminkar türdür.
Hayatın her tarafını, tutunacak dalsız, kaygan zemin haline getirenlere karşı; çaresizlikten dolayı işbirliği yapmak mecburiyeti olan beş benzemezin, "hakikatten izlerin ve emarelerin olduğu, hakiki olmayan bir hayatı" çare olarak görmeleri, etkisiz bir stratejiden başka bir şey olmaz. Yani biraz ondan, biraz bundan formülü çalışmayabilir.
Tek çare, yüzleri; hakiki insanların ve hakiki hayatların inşa edilmesini mümkün kılacak sistem ve süreçlere; unsur ve ilişkilere dönmektir. Hesapsız yaklaşım, büyük bedeller karşısında bir mecburiyettir.
Sorunu çıkaran bir dünyanın bir parçası olanların; henüz sorunu oluşturan zihinden, perspektiften ve vasatlardan sıyrılmadan, sorunu çözebilecek bir kıvamda olabilmesi imkânı olamaz. Bu kıvamın tesirindeki halihazırın ve müktesebatın çözüm ve etkilerinin yeterli olmayacağı; bu ana kadar kendileri için imkânsız gibi görülenleri kısmen kabul etmenin bile ne kadar netice sağlayacağı ancak süreç sonunda görülebilecektir. Fakat bu durum, mevcut riske nispeten kabul sınırları içerisinde olamaz.
Allah'ı bilmeyenlerin; "tanrıyı kıyamete zorlamak" çabalarının sonucunda ortaya kıyamet gibi bir hayat çıkmıştır. Hayatı analiz ve değerlendirme; araç, derinlik, yeterlilik ve yaklaşımlarının, izafi kabullerle, doğru ve üstün kabul edildiği bir demde; izafi kabulleri oluşturan nedenler her ne olursa olsun, hükmünü sürdürecek ve neticeleri belirleyecek olanın, oluşların fıtratı olması nedeniyle, bedellerini herkes ödeyecektir. Bu sebeple, riskin ne olduğu ve ne kadar alınabileceği de hakiki hayat sahibi insanlarla işbirliği yaparak analiz edilmelidir. Zira oyun oynayanların, sahici ve kâmil analiz imkânı kalmayabilir.
Bir de mevzuyu sadece sistem sınırları ve süreçleri dahilinde değil, sistemleri aşan ve onların inşasına basamak olan mertebelerde de ele almak icap edebilir. Zira, sanki böyle bir zaman içerisindeymişiz gibi bir görüntü var. Bu da hakiki hayat sahipleriyle iletişim halinde olmayı mecburi kılmaktadır. Aksi halde…
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?