FITRATIN İLK UNSURU

Doğumla ölüm arasında bir zaman dilimini, "hayat" olarak tanımlayan; bilginin, kararın, inancın ve yaşanılan somut hayatın ve sistemin aynı hakikat köklerinden ve bütününden doğmadığı; düalist bir beslenmenin, halin ve ilişkilerin cari olduğu atmosfer ve koşullara doğmuş ve burada yaşayan insanların; kendi doğalarını, bütüncüllüğü, bağlamı hayat ve hakikat olan ve indirgenmemiş olguları bilmeleri, algılamaları ve tasavvur etmeleri çok kolay olmayacaktır.

Ancak bu durum, insanların, bağlamı hayat, çerçevesi hakikat olan bir keyfiyetle, indirgenmiş, hakikatten, bütününden ve bağlamından koparılmış zihni ve ruhi beslenme biçiminden imtina edip; bağlamı hayat, kaynağı hakikat, eksen ve çerçevesi fıtrat olan bütüncül bir beslenme tercihine sahip olmaları mecburiyetini ortadan kaldırmaz.

Zihin ve ruh beslenmesinde bütüncüllük; asli kaynağın tekliği, anlam, mahiyet ve ilişki bütünlüğünün yanı sıra; oluş sistemi ve usulü bütünlüğünü de içermek zorundadır.

Bu nedenle, oluş sistematiğinin ilk unsuru her zaman bilgi olmakla birlikte; bilginin, sistemin bundan sonraki unsurlarıyla da senkron çalışması mecburiyeti vardır. Aksi durumda beslenme süreci bilgi fazında takılır, anomali oluşur, sistem çalışmaz ve ortaya davranış ve inşa edilmiş bir hayat çıkmaz.

Tasavvur, bu sistematikte bilgiden sonraki safhayı oluşturur. Tasavvura dönüşen bilgi; görüntüye, sese, duyguya, renge, harekete bürünür ve canlanır. Bu durum bilginin doğru algısına, güçlenmesine ve inanca dönüşmesine vesile olur. Yani tasavvur olmazsa olmaz.

İnsanın kendi fıtratı çerçevesinde bir hakikat ve hayat tasavvuruna sahip olmasını mümkün kılacak, kendi fıtratının ilk unsuru olan temel husus, ilk düğme; Allah'la, insan arasındaki ilişkinin tasavvurunun inşa edilmesidir.

 

0 Yorumlar