"Devasa bir yerleşim merkezi, inşaat şantiyesinde konuşanlardan en kıdemlisi, cadde üzerinde yürüyen kalabalık insanları göstererek; bunların büyük çoğunluğu, böyle bir yerleşim merkezi nasıl inşa edilir bilmezler. Üstelik ne yaparsan, orada itirazsız otururlar. Yeter ki arzularına ezberletilen biçim ve standartlara uygun olsun " dedi, diğerlerine.
İnsanların hayatlarını; ezberler, kalıplar, çerçeveler üzerinden algılamaları, anlamaları, ifade edip yaşamaları yadsınacak bir durum değildir, zira bu durum insan doğasının bir gereğidir.
Yadsınacak, dikkat edilecek ve ürkülecek olan, bu ezberlerin, kalıpların ve çerçevelerin; hangi anlamlar, değerler, ilkeler, ilişkiler, ölçüler, sınırlar, hukuk, sistem ve benzer hüküm parametreleri ile oluşturulduğunun; bunların kaynaklarının kim olduklarının; bu kaynakların niyetlerinin ve otorite olabilmek yetkinliklerinin bilinmemesi; bunlarla birlikte, insanların bu süreçlere dâhil ve müdahil olmalarının; böyle bir vakıanın ve sürecin varlığını bilmelerinin, hakları ve mecburiyetleri olduklarının farkında olmamalarıdır.
Zira, insanların karar ve davranışlarının mahiyetini belirleyen ezberlerin, kalıpların ve çerçevelerin fonksiyonları, insanların hayatlarının mahiyetini, kalitesini ve ödeyecekleri bedelleri de belirlemektedir.
Bir düşünün! Mesela, hayatın her anında zorunlu olarak kararlar alıp, davranışlar sergiliyorsunuz. Bunların sonuçları ve bedelleri oluyor ve bu bedelleri siz ödüyorsunuz. İnsan doğasının en temel duygusu, kıyas referansı olan; yani ulaşılmaya çalışılan hal ve duygunun, sahici mi yoksa sahte mi; insan doğasına uygun mu yoksa aykırı mı olduğunu ortaya çıkaran; "bütüncül tatminin" ne olduğunu bilmeyen ve üretilen sahte içeriklere uymayı tercih eden bir insansınız...
Mesela mutlu olmaya çalışıyorsunuz fakat ezberlerinizdeki tarife uygun mutluluğu bulduğunuzu zannederken, birden boşluğa düştüğünüzü hissediyorsunuz. Geriye dönüp bir bakıyorsunuz ki; ezberlerin sahte içeriklerini hedef alıp, gösterilen çabalar ve tüketilen hayatların sonunda, her seferinde deniz bitmektedir.
Kök hükümlerini ve üreten otoriteyi bilmediğiniz; insan doğasına aykırı olan bir mahiyete sahip ezberlere tabi olduğunuz; bunların bilinmesi ve oluşması sürecine; aklederek ve özgür irade ile dahil olmadığınız durumların bedelleri, bu boyuttaki hayatın israfı ve sonraki boyutun hüsranı olacaktır.
Bu durum, insanların varlık ve hayat tasavvurları çerçevesinde hükmünü sürdürüp, etkilerini göstermektedir. Otorite, kök hükümler, akletmek, özgür irade, hayat bağlamı ve hayatın bütün anlarında alınan kararlar ve gerçekleştirilecek davranışları ifade eden kavram içerikleri, hayattaki bütün sonuçları oluşturur.
Büyük yanılgı, insanların çoğunluğunun, bu parametrelerin asli fonksiyonlarını dikkate almaksızın, sadece; söz/bilgi, soyut kabul ve taraftarlık ve zanlar üzerinden, hakikatin; bilgisine sahip, taraftarı ve hayatını yaşıyor olduklarını zannetmeleridir. Hatta bu durumda olanların bir bölümü; hakikatin membaı ve asli menşei olan kaynak ve otoriteye bağlı oldukları zannına sahip ve fakat düalist bir hayat içerisinde, bu halin çatışma ve kaosunun çaresizliğini de yaşamaktadırlar.
Bütün bu hallerin müessir vesileleri, cari haldeki kabul edilmiş ezberler, kalıplar ve çerçevelerdir. Bu halden vazgeçip, yüzünü hakikate dönmüş, özgür insanlar olabilmek için de; algı sistemi, tasavvurlar, inançlar, karar ve davranış mekanizmaları ve bundan inşa olan ahlak ve şahsiyetle, vicdanı ve bunların mahiyetini belirleyen kök bilgi setini yeniden inşa etmek gerekebilir.
Bunun için öncelikle, içinde bulunulan hali, "kurucu zamanlar" olarak idrak etmek icap etmektedir. Bir de, geç kalmışlık endişesi ve imkansızlık inancından kurtulmak lazımdır. Zira bu olumsuz inanç ve duygular da, cari ezberlerin eseridir. Oysa ki yeniden inşa süreçleri doğrusal değil döngüseldir. Yani karar verildiği anda yeni bir döngü başlatılabilir. Bütün sonuçları hâlkeden de, bir bereket yaratarak, zaman ve imkan dezavantajı zannının doğru olmadığını gösterebilir. Bu süreçlerin mottosu; istikamet, samimiyet ve istikrar olmalıdır.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?