EZBERE YAŞANAN HAYATLAR

Hayatın hakikatinden, asıl hikâyesinden uzak ve farklı yaşayanların, sahici olanı bulması için sahip kılındığı şeylerin kullanılmadığı ve hatta varlığının ve esaslarının bile farkında olunmadığı; başkalarının, belki de nefislerinin farklı talep düzeylerinde yaşadıkları ve daha başka talep düzeylerinde yaşamak isteklerini mümkün kılabilmek için tarif ettikleri, anlattıkları, resmettikleri, reklam ettikleri ve kabullendirip inandırabildikleri tasvir ve tasavvurların ezberlerini; algıların hakikati niyetine kabullenenlerin, hiç şüphe duymayanların ve hatta ezberlerin dışında bir ihtimal olabileceğini hayal bile edemeyenlerin, yaşadıkları hayatı ifadelendirmek için kullanılan tabir; "ezbere yaşanan hayatlardır."

Ezbere yaşanan hayatların, yaşam boyu insana sağladıklarını ve bu yaşamdan sonraki karşılıklarını, bedellerini; böyle yaşayanlar bilmezler, önemsemezler, hesaba katmazlar. Çünkü, ezberleri hazırlayıp sunanlar, buna ilişkin tarifleri de içerisinde vermektedirler. Mesela bu ezber tabletlerinde, mutluluk denilen bir olguyu tarif eden içerik metinleri de bulunmaktadır. Bunlar üzerinden hayat yaşamayı tercih edenler, bu kavramın anlamını, kıymetini ve nasıl elde edileceğini "tabletten" ezberlerler ve çılgın gibi bunu gerçekleştirmeye çalışır. Tarifte olduğu gibi mutlu olduğunu düşündüğünde, denizinde bitmeye başladığını fark eder. Zira tablet ezberlerinde, imal edilmiş anlamlar, çoğunlukla ona ulaşınca, bir serap gibi kaybolmaya başlarlar. Ayrıca bütün bir sistemin, birbirini tamamlayan parçaları gibi olmadıklarından; kesitsel, diğerleriyle uyumlu olmayan ve onları desteklemeyen parçalar, kendini gerçekleştirirken, diğerlerini tüketip yıpratırlar.

Mukabili; bilinçle, idrakle, iradeyle, farkındalıkla; özgür ve özne olarak yaşanan hayatlardır.

Bu hayatlarda; akıl, nefs, kalp, vicdan, Rab, İlah, hükümler, sabitler, değişkenler ve hayat; yaratılış hakikatine, özelliklerine, sınırlarına, hukuk ve dengesine uygun bir çerçevede, sistemde ve sistematikte, ilişki içerisindedirler.

İnsanların isimlendirmeleri, tabelaları, iddiaları; hayatın ezbere yaşanmadığının garantisi değildir. Nice din anlayışı, ideoloji, felsefe, ekol, kültür, eğitim, manipülasyon; ezberleri oluşturan algı çerçevelerini, tasavvurları, düşünce kalıplarını hazırlayıp sunarlar ve inandırmak için burgulu perendeler atarlar ama, hep ötekilerin ezberci bozgunculuk yaptığını söylerler.

Oysaki, farkında olan özne ve özgür insanlar ancak; bütün, varlık, olgu, oluş ve ilişki alemlerinin Rabbi olanla; doğrudan, samimi ve sorumluluk ilişkisi içerisinde olan Rabbanilerdir. Ve bütün, ezbere hayat yaşamayan özneler, diğer insanları ne kendi oluşturdukları ne de tabi oldukları ezberlere değil, Rabbaniler olmaya davet ederler. Bu onların meşruiyet sınırlarını belirler.

Zira hayat denilen olgu; değişmeyen, daima sabit kalan unsurlar arasında, insanların, neredeyse sınırsız izafiyeti ortaya çıkarabilecek; şakileler, özellikler, koşullar, etkiler, ilişkiler, sorunlar, hedefler, ihtiyaçlar, durumlar, imkânlar ve benzeri çerçevesinde kararlar alıp, davranışlar sergilemesini zorunlu kılar. Bu kadar değişkenin ortaya çıkartacağı izafiyetin herkes için sabit hedefi, ahsen-u amel, yani o an, durum ve koşullarda gerçekleştirilebilecek; en doğru, isabetli, hikmetli, adaletli karar ve davranışın gerçekleştirilmesidir.


Bütün akli selim, izan ve vicdan sahiplerine soruyorum; bu koşullarda, bu sonuçlar hiç ezberler üzerinden gerçekleştirilebilir mi? 

Eğer gerçekleştirilemezse ne olur? Bütün insanlar, ezbere olmayan bir hayatı inşa edip, yaşayabilecek donanıma sahip değil midirler? 

Buna engel olup, "ezbere yaşanan hayatlar" tasavvurunu dayatanların niyetleri ve isimleri nedir?

0 Yorumlar