Dostluğu öncelikle yol belirler. Yol, insanların varoluş amacını gerçekleştirilmesini mümkün kılan mecradır, güzergâhtır. Yani amaçlar bu yolda gerçekleştirilir, hedeflere bu yoldan ulaşılır, anlam, bu yolda elde edilir ve gerçekleştirilir. Bunun dışındaki yollardan, mecralardan "denize" ulaşmak mümkün değildir.
Bu nedenle; hakikat taraftarı olmak ve hayatlarını hakikatin hükümleriyle kurup, yaşamak isteyenler için hayata ilişkin düşünülecek, konuşulacak, dikkate alınacak herşeyde; nihai amaç ve ona ulaştıracak yolun, eksen öneme haiz ve öncelikli belirleyici olmasıdır. Yani insanlar arasında ilişkiyi belirleyen birincil unsur, aynı yol üzerinde olup olunmadığıdır.
İşte bu yüzden insanların dostluğu ancak yol arkadaşlığı yani refiklik ile tarif edilebilir. Zira dostluğu/refikliği mümkün kılacak sahici unsur; hayata, varlığa, insana, oluşlara, olgulara ve ilişkilere yüklenilen anlam, belirlenen değer ve bu çerçevedeki tasavvurlardır. Çünkü bu hususlar, hayata ilişkin her şeyi belirleyen temel etkenlerdir. Bu hususlarda mutabık olanlar barış ve iş birliği içerisinde olacaklardır. Mutabık olamayanların birbirleriyle çatışma, rekabet ve karşıtlık ilişkisinden başka imkânları yoktur.
Dostluk ise; güvenmek, dayanmak, saygı ve sevgi duymak, paylaşmak demektir. Yani karşıtlık ve rekabet içerisinde, birbirleriyle çatışanların bunları gerçekleştirmesi mümkün değildir.
Hakikatin taraftarları için dostluğun lazım şartlarının şunlar olduğunu anlıyoruz.
Tevbe Suresi 71 "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, salatı ikame ederler ve zekâtı gerçekleştirirler ve Allah'a ve Resul'üne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir."
Öncelikle her birisi; iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak amacıyla, toplumsal mücadele, inşa çalışmaları ve fitnenin yeryüzünden kaldırılması süreçlerine dahil olurlar. Salatın bütün anlamlarını ve zekâtın bütün fonksiyonlarını gerçekleştirmek cehdi içerisindedirler. Elbette hepsi de Allah’a ve Resul'üne itaat ederler. Bütün karar, davranış ve ilişkilerinin kök hükümleri, Allah'ın indirdiği hakikat/fıtrat hükümleri çerçevesindedir. Güncellerini anlayıp anlamlandıran perspektifleri, algı ve anlayış sistemleri, duruş ve tavırları bu çerçeveden neşet eder. Yukarıda ifade edilen hususların yanısıra, nefislerinin yüklerini ve bagajlarını sırtlarından indirmiş, zincirlerinden kurtulmuş, özne ve özgür insanlar olmak mücahede ve mücadelesi içerisindedirler.
Bu lazım şartları dert ve dava edinmiş kadınlar ve erkekler, bunları gerçekleştirebilmenin zorunlu koşulu olarak yola girmek ve yolda olmak çabası içerisindedirler. Mümin kadınların ve erkeklerin veliliği/dostluğu/refikliği/yol arkadaşlığı sadece bu yol üzerinde söz konusu olabilmektedir. Zira insan-insan ilişkilerinde, hakikat taraftarları için çatışma değil, işbirliği esastır ve bu işbirliği, hayatın varlık nedenini/anlamını gerçekleştirmek maksadıyladır.
Bu veliliğin devamında, bu koşulları sağlayan mümin kadın ve erkeklerin işbirliği ve desteklerini artırmak için bir başka durumun inşası da söz konusu olacaktır.
Rum Suresi 21 "Onda 'sükûn bulup durulmanız' için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır."
Destekleyen, bütünleyen, şarj eden bir ilişki, yoldaki zorlukların aşılması ve yürüyüşün kolaylaşması babından bir işbirliğini ifade eder.
Kadınlar ve erkeklerin dostluğu ve eşliği, onların nefislerinin talep ettiği; bilinmek, övülmek, beğenilmek, önemsenmek, arzu ve isteklerin karşılanması, mülkiyet, hükmetmek vb. taleplerin esas olduğu bir durumu değil; her ikisi için de asıl ve esas olan, hayatın anlamını gerçekleştirmek için lazım olan destekleri sağlayabilmek maksadıyla birbiriyle işbirliği yapabilmenin, hakikat hükümleri ile mahiyet bulmuş halidir.
Refik arayan hiçbir müminden şu sözleri duymak mümkün değildir. "Benim aradığım kişi, beni koşulsuz sevecek, anlayacak, taşıyacak, benimle ilgilenecek, her şeyden çok önemseyecek özelliklere sahip olmalıdır..." Zira yol üzerinde yürümek ve refik olmak niyetine sahip olanlar; insan-insan ilişkilerinin doğasına ve hukukuna uygun bütün duygu, hal ve davranışları, yolun tabii gereği olarak yerine getirmek bilinç ve çabasına sahiptirler. Refiklerden işitilmeyecek bu taleplerse, nefsinin üzerinde, onun etki ve duygularıyla hissedip, isteyenlerin sözleridir ve onların yolları başkadır.
Refiklerin bu anlayışını ve yaklaşımını oluşturan neden; keyfe, hazza, mutluluğa vb. hususlara ilişkin taleplerin asıl ve sahici mekanının son hayat olduğu; bu hayattaki benzer taleplerin ancak müteşabihler yani sahici olmayan benzerler için olacağı; bu nedenle, sahicisini elde edebilmek için, müteşabihlerle olan ilişkiyi, doğasına ve misyonuna ilişkin kurmak mecburiyetine dayanan bir bilinçtir.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?