Var mı? Aklına geldiğinde ve hatta hakikisi olmasa bile bir parçasına şahit olduğunda, boğazı düğümlenmeyen, gözleri yaşarmayan, göğsü daralmayan. Peşinen söyleyeyim lafım bu hallere sahip olmayanlara, küçümseyenlere, bunlar hamasettir diyenlere değil. Onlar muhtemelen artık çok uzağa düşmüşler, kaybetmişler ve kaybolmuşlardır. Sözüm hâlâ yerinde sabit kadem kalmış ve bu talebi özlerinde muhafaza edenleredir. Zira onlar, istemekten, beklemekten, aramaktan vazgeçmemişlerdir ve inşallah bulacaklardır.
Neden mi bahsediyorum?
Elbette bir "biz'in" içerisinde yaşamak halinden.
İçindeki herkesin imanından, adaletinden, merhametinden, ahlakından, dostluğundan, kardeşliğinden zerre kadar şüphenin olmadığı bir bize mensup olmaktan.
Herkesin genel olarak Allah'la ahdine sadık, özel olarak davalarının, nezirlerinin olduğu ve hiçbir şeyin onları yerinden kımıldatamadığı yiğitlerin oluşturduğu bir bizden.
Hiç kimsenin, kimseye zulmetmeyi aklından geçirmediği, yalan söylemediği, iftira atmadığı, laf taşımadığı, dedikodu yapmadığı, boş işlerden ve laflardan yüz çevirmiş bir biz'in içinde olmaktan.
Her an bir hedefi ve bunu gerçekleştirmek için gücü, iradeyi, ufku, motivasyonu, desteği ve işbirliğini elde ettiğim bizden.
Dünyanın neresinde olursa olsun, bir mümine veya mazluma halel gelince, eli böğründe, çaresizlik içerisinde veya duyarsız kalmadan; takip eden, gerekeni yapmak irade imkanına sahip, bizden olan emir sahiplerinin ve herkesin müessir müdahale imkanının olduğu bir biz'in içerisinde olmaktan.
Evlatlarımızın, filmlerde, internette ve kültür sömürüsünün hiç bir mecrasında; amaç, anlam, rol model, şahit aramak ihtiyacı duymadan; bütün amcaların, teyzelerin, ablaların, ağabeylerin, ailelerin ve ilişkilerin, bu ihtiyaçlarını karşıladığı ve onlarla birlikte olmaya can attıkları bir bizden.
Derdimi açmakta, sırrımı paylaşmakta, yardımlaşıp, işbirliği yapmakta çektiğim zorluğun ancak seçim yapabilmek üzerinde olduğu bir bizden.
Mensubu olmaktan güven, huzur, onur, gurur duyduğum bir bizden.
Hakkında yanlış bir şey söylenince, bütün mensupları için; "asla o böyle birşey yapmaz" dediğim bizden.
İçerisindekilerin, hiçbirisinin yanlızlık ve yoksunluk çekmedikleri, birbirlerinin yüzüne bakınca Allah'ı hatırladıkları, mahiyeti zikir olan bir bizden.
Dostuna dost, düşmanına yaman, sahici ve diri bir bize mensup olmaktan bahsediyorum.
Bunu kim istemez ki? Fakat kim yapacak, nasıl olacak? diyenler, eğer bu duygularında samimi iseler, hemen şu sorulara cevap vermelidirler.
Bu bizin inşası için ben; ne yapmaya, vermeye, olmaya hazırım?
Eğer bu yazıya, çekirdek çitler gibi okuyup, bitirince, çekirdek tabağını kenara koymak muamelesi yaptıysak, geçmiş olsun.
Eğer bu sorulara cevap bulmaya, ciddi bir hal muhasebesi olarak bakıp, önemine mütenasip bir çaba sarfedilmezse ve hatta küçümsenirse, bilinmelidir ki; kalpler sadece Allah'ın zikriyle dirilir.
Eğer cevaplar; "elimden geleni, her şeyi" gibi genel cevaplarsa, hali ve hayatı daha ciddiye almak icap eder.
Ya da yalanına ceket vermeye hazır olduğumuz halleri, propagandanın yalanları üzerinden, sanal alemde, çekirdek çitleyerek izlemeye devam.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?