Hayatın anlamının ve gerçek nedeninin; insanın varoluş özellikleri çerçevesinde; hayatın her anında, o anda alınması gereken en doğru kararı alıp, sergilenmesi gereken en doğru davranışı sergilemek olduğuna inanan bir insan; hayatını, sürekli, kendi doğasına uygun olarak inşa etmek ve korumak bilinci ve sorumluluğu ile yaşamaktadır.
Hayatını, var olan koşullar ve kurallar dâhilinde, "en başarılı biçimde" yaşamak çabası içerisinde olanlar içinse, bir hayat inşa etmek bağlamı söz konusu değildir. Zira bunlar kurulmuş bir hayatın temellerini, kurallarını, koşullarını kabul etmiş ve bunlar içerisinde, en doğru ve güzele ulaşmak çabası içerisindedirler.
Her iki tercih arasındaki temel farklar, bir başka anlatımla şöyle ifadelendirilebilir.
Bir tarafın; hayatın anlamının, insanın doğasının özelliklerine uygun temeller, kurallar ve koşullar üzerinde kurulmasının en doğru ve güzel olduğuna; bu doğru ve güzele ulaşmanın zorunlu şartının ise; hayatın her anında, insan doğasına uygun çerçevede kararların alınması ve davranışların sergilenmesi suretiyle, hayatın sürekli inşa edilmesi mecburiyeti olduğuna; bunun temel sorumluluğunun bütün insanların üzerinde olduğuna; bu durumun, insanın varlık nedeni, hayatın amacı olduğuna inanmasıdır.
Diğer tarafın ise, var olan mevcut hayatın kuruluş anlamını, temel hükümlerini ve bunların oluşturduğu mahiyeti sorgulamak ihtiyacı duymadan; cari hayatın tariflerini öğrenip, bu tarifler çerçevesinde sunduğu imkân, avantaj ve fırsatları elde edebilmek için gösterilecek çabalar çerçevesinde en doğru şeyleri yapmaya inanmasıdır. Bu tercihte; kurucu özne olmak hedefi, sorumluluğu ve talebi yoktur. Bu nedenle hayatın yeniden ve sürekli inşası sürecine dâhil olmakla ilgili herhangi bir çaba göstermeye de gerek duyulmaz.
İfade edilen iki durum, hayatı anlamlandırmaya ilişkin iki farklı bağlamı tarif eder. Bağlam farklılıkları, anlam farklılıklarını da doğurur. Benzer başlıkları, kavramları ve hatta metinleri okuyup, konuşup, farklı şeyler anlamak; hatta birbirlerini anlamamak, temelde bu bağlam farklılığından oluşmaktadır.
Bağlam farklılıkları, anlam farklılıklarını oluşturdukları için; hangi bağlam üzerinde yaşanıyorsa, hayata da o anlam yüklenmektedir.
Bunun önemi, mensup olunduğu zannı üzerinde bulunulan hayat anlayışlarının, temelde, yaşanılan cari hayatın bağlamı üzerinden anlam çerçevesine sahip kılınması ve bunun da farkında olunamaması ihtimalidir.
Bu durum bağlam etkisini ifade eder.
Kısaca, inanılan anlamın hayatını sürekli inşa eden; bir talebe, hale, niyete, sürece sahip olmakla; yapılandırılmış bir hayatın kabul edilmiş cari koşulları üzerinde çaba göstermek, farklı bağlamları ve anlamları ifade etmektedir.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?