İnsanın fıtrat standartları dışında muhatap olduğu ve maruz kaldığı her tutum, davranış, ilişki, sistem, ortam, bağlam, zemin, atmosfer, onu aşağı çeker. Çünkü insanı değerli, önemli, saygın, mutlu, başarılı ve üstün kılan şeyler, fıtrat standartlarına sahip olanlardır.
Aklı dumura uğratıp, devre dışı bırakan iletişim ve ilişki biçimleri insanı aşağı çeker. Tek taraflı ve düşünüp, muhakeme etmeyi bloke edip, filtresiz kabulü esas alan konuşmalar, eğitim ya da iletişim usulleri bunun örnekleri arasındadır. Zira akletmek fıtrat standartları içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Anlayışın, paylaşmanın, desteklemenin, işbirliğinin, değer vermenin, hasbiliğin esas olmadığı; akletmemenin, anlamsızlığın, bencilliğin, küçük hesapların, ufuksuzluk ve meselesizliğin cari olduğu ilişkiler, insanları aşağı çekerler. İnsanlara; umutlarını, güvenlerini, motivasyonlarını, isteklerini, heyecanlarını kaybettirirler.
Rekabet, ilişkileri aşağı çeker, dostluk mertebesine ulaşmasına izin vermez. Zira dostluk, alışveriş ve mütekabiliyet ilişkisine tahammül etmez. Dostların kalbi aynı ritimde atar, o yüzden nadidedir ve nadir bulunur. Bu nedenle insan-insan ilişkilerinde zirvedir. Ancak Allah'ın velisi olduğu kişiler arasında tahakkuk edebilir. Çünkü ritmi bu hal oluşturur.
İnsanın dahil ve müdahil olmadığı yani özne olarak katılmadığı yönetim süreçleri de bir başka örnektir. Yeryüzü halifesi olmanın anlamı hayata iradi olarak müdahale edebilmektir. Bu da insanın fıtri olarak özne olması standardını ifade eder. İnsanların etkisiz eleman, pasif nesne pozisyonu ile dahil edildikleri her sistem ve süreç, insanı aşağı çeken bir olgunun ifadesidir.
İnsan fıtratının en önemli standartlarından birisi; anlam, ilke ve sınırlarının yaratılış özelliği olarak belirlendiği, özgürlüktür. Özgürlüğün, fıtrat standardı olarak esas alınmadığı, yönetim, davranış, ilişki, sistem ve süreçlerin, insanları doğal konumlarından aşağı çektikleri şüphe götürmez bir gerçektir.
Eleştiri, yargılama ve suçlama mahiyetli iletişim biçimi; kesinlikle insanların haklarını, saygınlığını, psikolojik mertebesini, güvenini aşağı çeken bir standart ihlalidir.
Adaletsizlik üreten herhangi bir sistem, süreç veya ilişki, insanların güven duygularını ve umutlarını, olmaları gereken fıtri mertebeden aşağı çekip tahrip eden, bir imha örneğidir.
Varoluştan, standart unsur olan saygınlık ve önemli olmak hallerini elde edebilmek için dilenci durumuna düşürülüp, birçok hak ve erdemini feda etmek durumunda kalan insan; fıtraten insan olmak mertebesine yükselişi engellenerek, aşağı çekilmektedir.
Korkulara boğulup, fıtri güven ve cesareti tahrip edilen insanın aslında, asli ilişkilerinden, hakikate taraf olmaktan, mücadele etmek azminden uzaklaştırılıp, en güçlü fıtrat standartları tahrip ediliyor demektir.
İçerisinde, Rabla-insan arasındaki ilişkinin birincil değer kabul edilmediği; karar ve davranış süreçleri, yönetim ve ilişki biçimleri, sistem ve ortamlar, insanları; en değerli, güçlü, güvenli, tatmin içerisinde, başarılı, üretken ve adil olduğu yerden aşağı çekerler.
Birbirlerini dinginleştirip, bütünleyerek, hayatın tükettiklerini takviye edip, yeniden dolmayı hedeflemeyip; kadının ve/veya erkeğin, bencil ve aptal taleplerine maruz kalmış evlilik ilişkileri; kadını, erkeği, çocukları, akrabaları, toplumu ve hatta insanlığı, fıtri mertebesinden aşağı çekerler.
İnsan doğasına özdeş bir kuruluş felsefesine, sistemine, yönetim biçimine, ilişki ve süreçlerine uygun kurulup, işlemeyen devletler; bütün insanları fıtri düzeylerinden aşağı çekerler.
Fıtri mertebelerinden aşağı çekilmiş inançlara, amaçlara, kalite, kapasite, ahlak ve şahsiyetlere sahip insanlar, toplumları ve devletleri aşağı çekerler. Aşağı çekilmiş devletlerin daima; başarısızlık, güvenlik, beka, verimsizlik, zayıflık, adaletsizlik, çatışma, kaos, özgürlük sorunları olacaktır.
Liyakat, hakikate sadakat, adalet, ahlak ve şahsiyet sorunları olan insanlar, aşağı çekilmişlerdir. Şüphesiz bunların yönettikleri her sistemin, taraf oldukları her ilişkinin, fıtri standartlarının çok altına çekilmesi kaçınılmazdır. Bu da etkiledikleri bütün insanların hukuklarını, tatminlerini, kalite ve kapasitelerini aşağı çeken bir döngüyü oluşturur.
Nefse ittiba, şeytana mağlubiyet, korkaklık, hakka itimatsızlık, kıbleyi bulamamak; insanı aşağı çeker, mertebesini de kaybettirip, aleladeleştirir, "orta oyuncusu" yapar ve ortalıkta bırakır.
Başlangıçta adil bir biçimde, yükselmek ve insan olmak potansiyelini içerisinde taşıyan beşer; eğer doğasına uygun koşullar, hükümler, sistemler, ilişkiler çerçevesinde yaşarsa, kemal süreçleri ile; fıtrat standartlarını muhafaza ederek insan olmak mertebesine ulaşır ve orada cennet misül bir hayat yaşarken, ebedi cennetine doğru yol alır. Eğer bu imkânı bulamayıp, sürekli aşağı çekilerek bir yaşam sürdürmek durumunda kalırsa; kendi doğalarının dışında yaşamayan hayvanlardan daha aşağı çukurlara yuvarlanarak, yaşadıkları cehenneme benzer cehennemler kurup, insanları buralarda yaşamaya mahkum ederler ve ebedi cehennemlerine yürürler.
Hayat bir nevi yükseliş ve çöküş tercihleri ile tarif edilebilir. Bunu belirleyen temel unsur, insanların karar ve davranışlarında hangi standartların esas olduğudur. Bu nedenle insanların varlık nedeni, sadece Allah'a kulluk etmektir. Zira sadece Allah'a kulluk; çöküşleri ve aşağı çekmeleri olmayan, mahza yükselişleri ve kemalleri sağlayabilecek yegâne olgudur.
Kısaca, aşağı çeken politikalar, sistemler, yönetimler, süreçler, ilişkiler, kararlar, davranışlar ve insanlar; aşağı çekenlere ve çekilenlere çok ağır bedeller ödeten müsebbipler, büyük mücrimler ve hukuk katilleridir. Basit nedeni ise fıtrat standartlarının ihlalidir.
İnsanların, ailelerin, toplumların, devletlerin; karmaşık kaos süreçleri ile yeniden yapılanmak mecburiyetine maruz kaldıkları bu dönemde; belirleyici yüksek strateji parametresi, fıtrat standartları ile tasarım olacaktır. Zira kaçınılmaz biçimde görülmektedir ve görülecektir ki; yükselen ve yükselişi destekleyen unsurlar, kazananlar; aşağı çeken ve çekilen unsurlar da kaybedenler olacaktır. Ekonomilerin, teknolojilerin, ilişkilerin, örgütlerin, bu durumu değiştirmeye gücü yetmeyecektir. Böyle olmadığını tarif eden her yaklaşımın da imal edilmiş sahte bir teklif olacağından şüphe edilmemelidir.
0 Yorumlar
SON DAKİKA
1
NASIL BİR MEYDAN OKUMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ? CEVABIMIZ NE OLMALIDIR?